Kelimelerde can bulmuş bir aşk, asla seni terketmeyecektir.
-
Annemin o gülümseyen yüzünü görmenin beni nasıl mutlu ettiğini asla tarif edemem. Arabadan iner inmez onu karşımda görmenin sıcaklığı şefkati ona sarılmadan yayılıyor tüm vücuduma. Yine mis gibi kokuyor, bugün onun günü. Yoğun bir gün olmasına rağmen beni her zaman olduğu gibi almaya geldi. İşine düşkün bir kadın olan annem ben geliyorum dediğim anda işlerini elinin tersiyle itebiliyor, hayatında ne olursa olsun önceliğinin sadece ben olması mükemmel hissettiriyor.
Şuan mükemmel hissediyorum ama bir yanım seni bıraktığım o şehirde kaldı. Beni arabaya bindirirken sıkı sıkı sarıldın bana. Öptün, kokladın. "Merak etme" dedin. Nasıl etmeyeyim Cerenin o kafa karıştırıcı halleri dünden beri beni çileden çıkarmaya yetmişken. Neyse ki sen tüm gün çalışıyorsun çalışmanın haricinde de final konuları ile uğraşıyorsun, Ceren ise benim evime geçeceğini söyledi ama yinede bir yanım güvenmiyor ona. İnsanlara karşı nasıl bu kadar güvensiz olmaya başladım artık anlayamıyorum.
Annem bugün fazlasıyla şen şakrak. Akşam giyeceği elbisesini kuru temizlemeden almış, hatta benim içinde bir elbise seçmiş. Eve gidip hazırlanmak için ikimizde deli gibi sabırsızlanıyoruz. Köprüden geçerken denizin kokusunu içime çekebilmek için camı açıyorum ve annemde bu duruma bir müzik ekliyor. Anne kız deli gibi bağırarak şarkıyı söylemeye başlıyoruz
"İki deli bir araya gelmemeliydik belki de bu kadar sevmemeliydik..."Bu hallerimizi nasılda özlemişim. Bunu en son ne zaman yapmıştık? Lise zamanlarımda tam bir aile iken yani annemle babam ayrılmadan önce. Her hafta sonu şehir dışında aklımıza neresi eserse oraya gidiyorduk, her çeşit müzik çalıyordu arabada bağırıp çağırıyorduk hiç birimizde şikayetçi olmuyorduk bu durumdan. Özledim... nasıl bu kadar dağıldık hala anlayamıyorum.
Babam demişken gitmeden ona da sıkı sıkı sarılmam gerekiyor Gözde ablanın düşük riski yaşadığını bana söylerken sesi fazlasıyla titriyordu. Kaybetme korkusu, canının bir parçasını kaybedeceğini hissettiğin o anın çaresizliği.
Eve geldiğimizde annemi hazırlanması için yalnız bırakıp kendi hazırlığımı yapmaya odama geçtim. Bana seçtiği elbise dolabımda özenle duruyordu. Siyah dar kesim midi boy bir elbise. İnce askıları ve hem arkadan hem önden olan dekoltesiyle dikkat çekici göründüğü kesindi. Hemen yol mahmurluğunu üstümden atıp makyajımı yapmaya başladım, neredeyse belime gelmek üzere olan senin çok sevdiğin sarı saçlarımı kalın bukleler ile tamamladım. Elbisenin tam üzerime göre seçilmiş olması da annemin mükemmel oluşundan kaynaklanıyordu. Ayakkabılarım ise siyah üzerine serpilmiş taşlarıyla bir stiletto. Boy aynasında da kendimi özenle inceledim, aslında kendimle övünmeyi kendimi beğenmeyi çok sevmesemde aynadaki yansımam gerçekten harika görünüyordu. İçimden beni böyle görsen ne düşünürdün acaba diye geçirmeden edemedim.
"Birtanem internetini aç sana fotoğraf gönderiyorum"
Aynadan çektiğim fotoğrafımı sana atmam la beraber beni araman bir oldu.
"Dilim tutuldu. Yani sen şimdi öyle mi gidiyorsun davete. İnsanların aklını başından almayı mı planlıyorsun hayatım? Bu ne güzellik orada olmam gerekirdi"
Sesin kıskançlık tınıları çıkarıyordu. Hatta "onu giymesen mi?" diye söylenir bile oldun ama "Sen meleksin çok güzel olmuşsun aşkım umarım geceniz çok güzel geçer, bol bol fotoğraf çekin anne kız o güzelliğin her anına şahit olmak istiyorum seni seviyorum" diyerek benim daha da mutlu olmama neden oldun. İşte benim sevgilim, günün anlam ve önemini anlayan ve kıskançlık krizlerine girmemeyi seçen sevgilim. İyi ki varsın sen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin İçin
RomanceBende bıraktığın "Sen" için, sadece sevdiğin, Hayran olduğun kadın... "Ben" için. Umay ve Barın. Hikayelerine güzel başlamamışlardı zaten, güzelde bitmedi. Bu peri masalı değildi, bu bir umudun sönen ışığıydı. Aslında hiç yanmamıştı, sadece inandı...