+15 oy sınırımız devam ediyor. ❤️
"Demek bu bahsettiğin sınav yarın?"
"Evet," bu konuda gergin olduğumu göstermemeye çalışarak onayladım. "Yarın, saat 13:00'te."
"Oh, endişelenme." dedi yatıştırcı sesiyle, endişemi bir şekilde anlamıştı.
"Yapabileceğinden eminim. Stresin sana zarar vermesine izin verme.""Teşekkürler Tom," gülümsemeye çalıştım.
"Elbette." duraksadı. "Üşümüyorsun, değil mi? Bay Wilson'dan arabayı daha fazla ısıtmasını isteyebiliriz?"
Tom koyu bir İngiliz aksanı ile konuşuyordu ve onu anlamak benim için kolay değildi, birkaç saniye sonra başımla olumsuzladım.
"Teşekkürler, üşümüyorum.""Sakinleştin değil mi?" sorduğunda biraz utandım, içeride, özellikle de onu ilk gördüğümden sonraki birkaç dakikada çok heyecanlanmıştım ve bu kesinlikle gülünç görünmüştü.
"Artık şokta değilim." utanarak güldüm. "Sadece seninle tanıştığım için mutluyum... Kimse bana inanamayacak."
Tom önce solgun yüzünü ısıtan bir şekilde gülümsedi, sonra birden kaşları çatıldı.
"Lea, yanlış anlamanı istemem, ama," gözlerini kaçırdı. "Fazla kişiye söylemezsen daha iyi olur.""Sorun değil," bunu anlayabiliyordum. "Sadece seni rahatsız etmeyeceğinden emin olduğum birkaç kişiye söylerim."
"Konu benim rahatsız olmamdan çok, senin rahatsız olabilecek olman... İnsanların duyup seni rahatsız etmesini istemem."
"Anlayabiliyorum, önemli değil." gülümsedim.
"Bayan Lea," Şoför koltuğundaki yaşlı adam seslendi. "Hangi tarafa sapıyoruz?"
***
"Bu şu garip şakalarından biri değil, değil mi?"
"Hayır Eli! Ah, ben de hala inanamıyorum!" salonda olanları anlatarak volta atıyordum. "Yarın sınavımdan önce birlikte kahvaltı yapacağız, buna inanabiliyor musun?"
"Açıkçası, hayır." aralık dudaklarını kapattı. "Yani... Seninle görüşmek mi istiyor?"
"Sanırım..." saçlarımı karıştırdım, Tom'a şoku atlattığımı söylemiştim ama şimdi Elina'yla birlikte tekar bir heyecan ve şaşkınlık yumağına girmiştim.
Aslında benimle görüşmek istemesi, eğer o Tom Hiddleston olmasaydı şaşırılacak bir şey değildi, çünkü bir süredir konuşuyorduk ve onunla yazışmak hoşuma gidiyordu. Belli ki o da aynı şekilde hissetmişti.
Belki de böyle düşünmeliydim, bu bakış açısıyla. O da sonuçta normal biriydi -tam olarak herkes gibi değildi- ama herkes gibi bir şeyler hissedebilirdi, arkadaş edinebilirdi."Pekala," volta atmayı kestim ve odama, ardından dolabıma doğru uçar adımlarla yürüdüm.
"Yarın sabah harika görünmeliyim!"
***
"Çayın tadı harika." dedi Amy elindeki bardağa bakarak. Bu "fazla arkadaş canlısı" kız yine sabahın köründe bize gelmişti ve ben evden çıkmaya hazırlanırken o da Elina ile beraber kahvaltı yapıyordu.
"Komşumuz getirdi," dedi Elina, sonra bana döndü. Evden çıkmak üzereydim, sadece kahvaltıya gidiyor da olsak tamamen aç gitmemek için ağzıma bir iki lokma bir şey atıyordum. Ben genellikle böyle yapardım, dışarıya yemek yemeye gidiyor olsam bile tamamen aç bir şekilde çıkmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
manipulative
FanfictionGözlerin gözlerimle uzun süre temas etmekten çekiniyor. Saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken alt dudağını kemiriyorsun, oturduğun yerde bir türlü rahat edemiyormuşçasına kıpırdanıyorsun. Düşüncelerini dev bir bilboard'ta yazıyor gibi net bir ş...