chapter 38: staff replacement

92 12 4
                                    

"Hiçbir şey anlamadım." ekrana tam anlamıyla boş gözlerle bakıyordum.

"Kodu baştan yazayım." dedi Joe hevesle. "Ne kadar harika olduğunu göreceksin."

Odasında, Hype müzik eşliğinde bana 'yazılım numaraları' gösteriyordu, ve bu alandaki bilgim bilim kurgu filmleriyle sınırlı olduğundan, neredeyse hiçbir şey anlamıyordum.

"İşte, gördün mü?" birazdan heyecanla konuştu.
"Gerisini kendi getiriyor. Kendi kendine devam ettiriyor, daha sonra da yazdığım chat uygulamasına yönlendirecek."

"Wow." sesimin yapmacık çıkmamasına uğraştım.

"Şimdi sana chat uygulamasını göstereyim.."

Evindeki cipslerden yerken sessizce bana ekranda bir şeyler göstermesini izledim. Hype müziğin fanı olduğum söylenemezdi ama Joe gerçekten keyifli vakit geçiriyordu ve ben bunu bölmek istemiyordum.

Akşam yemeği için pizza sipariş ettik ve salondaki eski televizyondan -bağlanmak zor olmuş da olsa- internete girdik, Joe, Alien serisinden bir film açtı ve pizzayı kemirirken gerçekten böyle bir 'organizma' keşfedilse dünyada nelerin değişeceğini konuştuk.

Joe insanlığın sonunun geleceğini savunuyordu, bense bir şekilde insanlığın bu organizmayı yeneceğine ama çıkarlar doğrultusunda kullanılacağına inanıyordum.

11 gibi uykum gelmeye başlamıştı, bu benim için erken bir saatti ama bugün sabah vardiyasında çalışmış ve öğlen de derse girmiştim. Benim için yoğun bir gün olmuştu.
Joe da uykumu getiriyordu, sakin bir yapısı vardı ve insanı yormuyordu. Daha önce hiç benden yaşça küçük bir arkadaşım olmamıştı ama son zamanlarda bunun mümkün olduğunu görüyordum.

"Eve gitmeliyim," mırıldandım.

"Kalabilirsin," dedi. "İstersen yani, bilmiyorum, sen bilirsin." sesimdeki panik bana komik gelmişti.

"O zaman," telefonuma uzandım, kilidi açıp mavi ışığın gözlerime çarpmasıyla yüzümü buruşturdum.
"Marge'a haber vereyim. Beni beklemesin."

Ayaklanırken başıyla onayladı. Pizza kutusunu alıp mutfağa yöneldi.

Marge'dan gelen mesajla telefonum titredi:
"Tamam tatlım, yarın kahvaltıya bekliyorum."

Kahvaltıda orada olacağımı yazıp birkaç kalp emojisi gönderdikten sonra telefonumu masaya koydum. Parmaklarım başımın altındaki yastıklarda dolandı, rahat etmek için biraz debelendikten sonra kanepeye kıvrıldım.

"İçeride yatabilirsin?" Joe'nun sesini duydum, ama uzaktan geliyor gibiydi. Göz kapaklarım gittikçe ağırlaşmıştı.

"Burada rahatım," dedim. Emin olamayarak bir süre başımda dikildi, sonra uzaklaştı ve silüeti kayboldu.

Şaşırtıcı derecede rahat bir uykudan, boyun ve sırt ağrısı ile uyandım. Kanepede kıvrılmak kemiklerime pek iyi gelmemişti.
Uyanma sebebimi birazdan keşfettim, mutfaktan sesler geliyordu. Kapı kapalıydı ama Joe'nun küçük dairesinde kendi odası da, mutfak da salona açılıyordu ve ses yalıtımı yok denilecek kadar azdı.

Banyoda yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa yöneldim. Boynumu ovuşturarak içeri girdim.

"Lea," paniklemişti. "Günaydın."

"Günaydın," dedim ocaktaki tavaya bakarak, omlet yapıyordu.

"Seni uyandırdım mı?"

manipulative Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin