Oy vermeyi unutmayınn ♥️
"Off anne! Tamam söz veriyorum, bir daha o adamın arabasına binmeyeceğim."
..."Hayır, Tom bilmiyor tabii ki. Neden ona söyleyeyim?"
..."Bir şey olduğu yok anne..."
..."Tamam, söz verdim işte."
..."Lütfen sakin olur musun?..."
Genç kız uzun ve sancılı bir konuşmanın ardından telefonu sonunda kapattığında, rahatlamış bir nefes verdi. Saat henüz sabahın 9'uydu ve Bookish'teki günü yeni başlıyordu, buna rağmen yorulmuş hissediyordu. Onu bu negatif moodtan çekip alan, hevesli bir bağırıştı.
"Lea!" kitapçıya koşarcasına giren Anna seslendi.
"Hey Anna!" kız kendisine hızlı adımlarla yaklaşan yeşil gözlü kıza heyecanlı bir gülümsemeyle baktı. Anna dün gece mesaj atmış ve ona anlatması gereken çok önemli bir şey olduğunu söylemiş, ama ne olduğunu yazmamıştı; yüz yüze konuşulacak bir şey olduğunu söylemişti ısrarla.
"Ne oldu? Dün geceden beri meraktan öldüm."
Anna ışıltılı gözlerle gülümserken elini kaldırdı, parmağındaki yüzüğü gösterircesine salladı.
"Henry evlenme teklifi etti!"
"Aman tanrım," Lea şaşkın bir şekilde gülümsedi, kıza sarıldı. "Bu harika."
"Biliyorum!" Anna mutlulukla sarıldı, birazdan peşinden Bookish'e giren Henry kızların bu halini görünce güldü.
"Haberimiz yayılmış ha?"
"Henry, çok sevindim!" Lea ona da sarılırken Anna heyecanla telefonunun kilidini açtı, birazdan ekranı kahverengi gözlere doğru çevirdi.
"Düğünümüzü nerde yapacağımızı bile bulduk," dedi fotoğrafları gösterirken.
"The Manor Barn!"
"Burası bir... Çiftlik?" dedi Lea, irileşmiş gözlerle ekrana bakıyordu.
"Evet, harika bir çiftlik ama." Henry ikna eder bir sesle konuştu.
"Hem ödeyebileceğimiz bir yer, hem de gerçekten romantik.""Ve şimdiden elbiseni seçsen iyi olur," Anna'nın gözleri parladı.
"Çünkü düğün 2 hafta sonra."***
Yoğun geçen bir "ders çalışma buluşması"nın ardından, Lea sonunda fakülte binasından çıkmış, yanında Jade ile beraber kampüste yürüyordu. O akşam Elina Amy'e gidecekti ve Tom ona gelecekti, yeni bir lazanya faciası olmaması için en yakın arkadaşı yemekleri bu kez hazır bırakmıştı.
"Lea!" kız kampüsün ağaçları arasından gelen bu sese doğru baktı, ilk bakışta şaşkınlığı gözlerine yansıdı.
"Matthew?"
"Bu ne tesadüf." adam gülümserken kızın yanına ulaşmıştı, yine elini uzattı ve tam olarak el sıkışması sayılmayacak bir hareketle elini tuttu.
"Seni görmek ne güzel."
"Umm.." Lea elini çekerken Jade'e döndü.
"Sınıf arkadaşım Jade, ve Eleanor'un kardeşinin ev arkadaşı Matthew.""Merhaba." Jade nazikçe gülümsedi.
"Nasılsınız? Dersiniz mi vardı?"
"Ders yoktu, çalışmak için buluştuk," Jade açıkladı. Lea bakışlarını karşıya doğru odaklamıştı, annesine verdiği söze uyarak arabaya binmemek istiyordu, bundan nasıl kurtulacağını düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
manipulative
FanfictionGözlerin gözlerimle uzun süre temas etmekten çekiniyor. Saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken alt dudağını kemiriyorsun, oturduğun yerde bir türlü rahat edemiyormuşçasına kıpırdanıyorsun. Düşüncelerini dev bir bilboard'ta yazıyor gibi net bir ş...