* +15 oy sınırı.Ve lütfen yorum da yapın.❤️
"Aman Tanrım! Sen resmen binlerce kızın hayalini yaşıyorsun!" Elina kahkaha attı.
"Üstelik onun hayranı bile sayılmazdın!"Lea makyajını temizlerken sessizdi, Elina konuşmaya devam etti.
"Gece bu saatte eve gelmene değdi. Annen arayıp durdu..."
"Eli," Lea döndü ve arkadaşının çekik gözlerine baktı, gözleri hafifçe nemlenmişti.
"Lea? Ne oldu?..."
"Ben..." saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı, banyodan çıktı, Elina da peşinden çıktı. Salona girdiğinde tekrar en yakın arkadaşına döndü, dudaklarını araladı.
"Ben..."
"Sen ne?"
Dudaklarını kemirdi, nemi gittikçe artan gözlerini kırpıştırdı.
"Sanırım ona aşık oldum."
Kısa bir sessizlik oldu, daha sonra Elina kendisinden birkaç santim daha kısa olan kızı kendine doğru çekti.
"Ne diyorsun sen?""O... Onun benim hakkında bu şekilde hissetmesi imkansız, ama ben.."
"O senden çok büyük, bunun farkında mısın?"
Lea cevap olarak anlamsız bir şeyler geveledi, sonra en yakın arkadaşına sarıldı ve yüzünü saklamak istercesine kızın omuzuna gömdü.
"Böyle bir yaş farkı ile... Yani bu olacak iş değil." dedi Elina düşünceli bir sesle. Lea'nın sesinden ve bakışlarından açıkça anlayabiliyordu ki, genç kız bunu ciddiye alıyordu. Hem de fazlasıyla.
"Kalp atışlarım hızlanıyor, terliyorum, onun yanında ne yapacağımı bilmiyorum... Daha önce hiç böyle hissetmemiştim." Lea fısıldadı.
Sonra daha da garip bir şey oldu, ağlamaya başladı. Bu şiddetli bir ağlama değildi, ama gözlerinden yaş akıyor ve pembeleşmiş burnunu birkaç saniyede bir çekiyordu. Yüzünü tekrar gömdüğünde bu kez Elina'nın omuzunu ıslatıyordu."Saçmalama, neden ağlıyorsun?" açık tenli kız kaşlarını çattı, Lea'nın yüzünü tuttu ve hızla gözlerini silmeye başladı.
"Bilmiyorum..." tekrar burnunu çektiğinde Elina'nın kendisine verdiği peçeteyi aldı, burnuna bastırdı. "Sanırım... Sanırım korkuyorum."
"Neden korkuyorsun? Ona aşık olmaktan mı?"
Lea ağlarken kararsızca omuzlarını silkti, buğday teni solmuş ve geceye hazırlanırken maşa yaptığı saçları karışmıştı.
"B-bilmiyorum... Hiç böyle hissetmedim...""Bunu görebiliyorum," dedi Elina, tekrar kızın yüzündeki yaşları temizledi. "Bak, ondan etkilenmiş olman dünyanın en normal olayı, ayrıca onun ne hissettiğini de bilemezsin. Bu gerçekten karşılıksız kalacaksa da zamanla bunu aşarsın, bir yolunu buluruz, tamam mı? Ama ağlama artık." üzgün gözlerle ona baktı.
Genç kızın gözyaşları çok geçmeden durdu, en yakın arkadaşına sarılmayı kestiğinde artık ağlamıyordu.
"Teşekkürler Eli," mırıldandı.
Elina önemli olmadığını belirtircesine başını iki yana salladı, sonra birden duraksadı. Dudakları iki yana kıvrıldı.
"Demek sen Tom Hiddleston'a aşık oldun."
Lea kaşlarını çattı, Elina ekledi.
"Ve bunun için ağladın."
Bir kahkaha attığında, Lea'nın çatılmış kaşları düzeldi, dayanamayarak o da güldü.
Komik olan şuydu ki, olaylar tam olarak böyle olmuştu. Evet, Lea'nın ağlaması yüzeysel olarak bu şekilde açıklanabilirdi; derindeki anlamı ise böylesine güçlü bir duyguyu ilk kez tadarken, aynı zamanda da hislerinin karşılıksız kalacağını düşünmesiydi... Bu güçlü duyguya adım atmakla kalmamış, böyle hissetmemesi gerektiği düşüncesiyle daha fazla sarsılmış ve gözyaşlarına hakim olamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
manipulative
FanfictionGözlerin gözlerimle uzun süre temas etmekten çekiniyor. Saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken alt dudağını kemiriyorsun, oturduğun yerde bir türlü rahat edemiyormuşçasına kıpırdanıyorsun. Düşüncelerini dev bir bilboard'ta yazıyor gibi net bir ş...