* Oy sınırımız 20 ♥️
"Sana yalan söyleyemem, bu akşamki karşılaşmamız bir tesadüf değildi." Tom, genç kızın oturmasını bekledi, sonra sandalyesini masaya doğru itti ve karşısına geçip oturdu. Onu Thames Nehrinin kıyısındaki bir restorana getirmişti. Bu havada nehir kenarına gelmek isteyen fazla kişi yoktu; bu yüzden restoran da boş sayılırdı."Seni merak etmiştim, Bookish'ten çıkış saatini de biliyordum."
"Merak edecek bir şey yoktu," Lea kollarını masaya yasladı ve başını yağmur damlalarının duraksamadan ıslattığı pencereye çevirdi, yüzünü saklamaya çalışıyordu.
"Öyle mi?" Tom inatla kızın yüzüne baktı. "Pek iyi görünmüyorsun."
"Çünkü ıslandım ve üşüdüm."dedi Lea. Sonra hala giydiği büyük montu yavaşça çıkarttı.
"Şimdi ısındım, artık buna gerek yok."Montu sandalyesinin arkasına asarken, hala Tom'un kokusunu alabiliyordu. Temiz kokusu bile kalbinin hızını arttırıyordu... Nasıl baş edecekti bu duyguyla, onunla görüşmese bile, onu nasıl unutacaktı? Asla tahmin edemezdi bir gün ona aşık olacağını... Bunu isteyeceğini bile sanmıyordu, çünkü aşk, eğer karşılıksızsa, yalnızca acıtıyordu. Bunu istemiyordu... Ama durduramıyordu da.
Tom'un bakışları kız montu çıkarttığında birkaç saniye için nedensizce sertleşti, garson sipariş almak için geldiğindeyse inanılmayacak bir hızla normale döndü. Elindeki menüye bakarak ince dudaklarını araladı.
"Bir şişe Château," menüdeki önerilen şaraplardan birini seçmişti.
"Ve bezelyeli Cornish kuzu budu." kaşlarını kaldırıp menüyü çözmeye çalışan genç kıza baktı. "Lea?""Ben... Ben de." kız sahte bir gülümsemeyle menüyü kapattı. Garson uzaklaşırken başını tekrar pencereye çevirdi ve nehrin üzerinden bir bilgisayar efekti gibi yansıyan şimşeklere baktı. Yağmur bulutları geceyi kaplarken, şimşekler aralardaki çatlaklardan sızarcasına çakıyorlar ve pencereye yansıyorlardı. Bir süre kimse, hatta belki de restorandaki kimse konuşmadı. Lea gittikçe gerildiğini hissediyordu.
"Derslerinin yoğunlaştığını söyledin." Tom'un soğuk sesi sessizliği bozdu.
"Sınavların mı başladı?""Haftaya başlıyor." harika, çoktan yeterince gergin değilmiş gibi bir de sınavlardan konuşuyorlardı.
"Bir hafta mı sürecek?"
"Hı-hım," başıyla onayladı.
"İşinden izin almalısın, en azından birkaç gün." dedi Tom. "Sınavların varken çalışamazsın, konsantre olman gerekiyor."
Kız tekrar gergince başını salladı. Birazdan tabaklar geldiğinde tüm gün doğru düzgün bir şey yememiş olmasına rağmen aç olduğunu bile hissetmiyordu, iştahı tamamen kaybolmuştu. Yemeğini yemekten çok onunla oynuyordu, Tom kendi tabağındaki eti keserken, mavi gözleri arada bir genç kıza kayıyor, sonra onu daha da rahatsız hissettirmemek için kendi tabağına çevriliyordu. Yine de, birkaç dakika sonra yemeğinin büyük bir kısmını bitirip arkasına yaslanırken, bakışlarını dikkatli bir şekilde kıza dikti. Şarap bardağını kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
manipulative
FanfictionGözlerin gözlerimle uzun süre temas etmekten çekiniyor. Saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken alt dudağını kemiriyorsun, oturduğun yerde bir türlü rahat edemiyormuşçasına kıpırdanıyorsun. Düşüncelerini dev bir bilboard'ta yazıyor gibi net bir ş...