"Sana şu an çok kızgınım, ama senin için üzgünüm de." Elina sinirle fısıldadığında Lea bakışlarını yere indirdi. Nick onu davet ettiği için akşam yemeğine gelmişti ve o bunu Elina'ya haber vermeyi bile unutmuştu, şimdi Nick salonda otururken Elina mutfakta, onun için çorba yapıyordu.
"Evimize tekinsiz bir adamı çağırıp duruyorsun. Yemekleri bana yaptırıyorsun, haber bile vermiyorsun..." sinirli nefesler aldı. "Ah pekala... O kadar buruk bakıyorsun ki sana sinirlenemiyorum."
"Onu çağırdığımı bile unutmuştum," dedi kız dürüstçe. "Beynim çalışmayı durdurdu."
Aklında tek bir düşünce vardı, 'o nişanlanmış,' ve zihni yeni gelen hiçbir şeyi kabul etmiyordu.
Ne bekliyordu ki? Hayatında biri olmamasını ve ona aşık olmasını mı? Onun kim bilir kaç tane arkadaşı vardı, üstelik Lea diğerlerine göre avantajlı da değildi. Artık emindi ki her ne kadar diğer türlü düşünmek istese de, Tom ona o gözle bakmamıştı bile."Tabakları içeri götürür müsün?" Elina'yı başını sallayarak onayladı, verdiği tabakları yemek masasına taşıdı.
Nick yemek masasının ilerisindeki kanepede oturuyordu. "Uğraşmanıza gerek yoktu," dedi kısık bir sesle. Solmuş yüzündeki gözleri biraz şaşkın bir ifadeyle kızın üzerimde gezindi, bu üzgün görüntüsünün nedenini merak etmişti. Birkaç saat önce gayet iyi görünüyordu oysa.
"Yemekleri Elina yaptı, tahmin edebiliyorsundur," Lea gülümsemeye çalıştı.
"Hadi başla, soğutma."Masaya geldikten birkaç dakika sonra, Elina büyük bir kap tutarak içeri girdi. Bu dün yaptığı yahniydi, ısıtıp masaya getirmişti.
"Demek hasta oldun." ruhsuz bir sesle konuştu. "Lea hasta insanlara hiç dayanamaz, hemen bir şeyler yapmaya çalışır. Keşke elinde iyileştirme gücüne sahip bir ok tutan bir peri olsaydı, işte o zaman huzurlu olurdu."
Elina bunları iğneleyici bir tonda söylüyordu, ama Nick garip bir şekilde gülümsedi.
"Evet... İyi biri gibi, cidden.""Teşekkür ederim," dedi Lea sıcak olmasını umduğu bir sesle.
"Peki, ne oldu?" Nick aniden sordu, sonra kıkırdadı. "Mahvolmuş görünüyorsun."
"Ve bu senin hoşuna gitmiş gibi görünüyor." Elina ters ters ona baktı.
"Önemli bir şey değil." Lea bu küçük atışmayı durdurdu. "Sadece yorgunum."
"Az önce beni davet ederken hiç de yorgun görünmüyordun." omuz silkti. "Peki, peki. Üzerine gelmemi istemiyorsun."
"Hayır, sorun değil." kız kendi çorbasından bir kaşık alıp yuttu, çorba sanki boğazına takılan bir şeyler varmış gibi midesine kadar zorlukla indi.
İyiymiş gibi davranmaya çalışıyordu fakat işe yaramıyordu, ve bu üçlü içinde sohbeti Lea başlatmazsa kimse başlatmıyordu; yemek bittiğinde Nick çok geçmeden ayaklandı. Yine de doktora gitmek konusunda hiç istekli olmadığı için Lea rahat etmedi ve eline kendi evlerinde duran bir grip hapını tutuşturmayı başardı.
"Ateşini de düşürür," dedi Nick kapıya doğru geçerken. "Yine de boğazın için sıcak şeyler içmelisin. Ve vitamin de al."
"Bence de, sesin çok kötü geliyor."
"Tamam kızlar." Nick sıkılmış bir nefes verdi. "İlaç için teşekkürler." dışarı çıkmak için adımını attı, sonra aniden durdu ve Lea'ya döndü. "Unutmadan," dudağını kemirdi, sonra tekrar konuştu.
"Seni üzen bir şey varsa ondan kurtulmalısın, biliyorsun değil mi?" sonra kendi kendine başını iki yana salladı. "Her neyse."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
manipulative
FanfictionGözlerin gözlerimle uzun süre temas etmekten çekiniyor. Saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken alt dudağını kemiriyorsun, oturduğun yerde bir türlü rahat edemiyormuşçasına kıpırdanıyorsun. Düşüncelerini dev bir bilboard'ta yazıyor gibi net bir ş...