chapter 16: the darkness

304 33 42
                                    


Oy sınırına ulaşırsak bugün yeni bölüm gelecek ♥️

Ve bence klibi izleyin (:

"Sınav çıkışında birlikte oturduk işte, ne diyebilirdim? Eve, ders çalışmaya dönmeden önce biraz zaman geçirmek istedim."

Karşı taraftan ses gelmedi, Tom şu an sert bir cevap vermemek için zor tutuyordu kendisini.

Lea sınavdan çıktıktan sonra bir saat geçmesine rağmen bir şey yazmayınca, Tom merak etmiş ve onu aramıştı. Telefon açıldığındaysa arkadan gelen sesler, kızın birileriyle birlikte dışarda olduğunu zaten o söylemeden belli etmişti.
Lea telefonu açmıştı ve birkaç arkadaşıyla birlikte kafede olduğunu da söylemişti; çünkü yalan söylemek istemiyordu. Tom, "neredeydin, seni merak ettim," dediğinde ona doğruyu söylemek istiyordu, çünkü yanlış bir şey yapmıyordu ki. Tom da zaten dürüst olmanın altını yeterince çizmemiş miydi?

Ama nerede olduğunu söylediğinden beri, küçük bir onaylayıcı mırıldanma haricinde bir ses duyulmuyordu telefondan. Lea bu sessizliğin ne anlama geldiğini biliyordu, anlamak zor değildi.

Kafedeki masadan kalkıp lavabolara doğru yönelmişti, bu konuşmayı arkadaşlarının kulak misafiri olmayacağı bir yerde devam ettirmek istiyordu.
"Tom? Neden konuşmuyorsun?"

"Ne söylememi istersin?" İngilizin fazla katı olmamasına uğraştığı sesi Lea'nın kaşlarını çatmasına sebep oldu.

"Bunu mu yapacaksın? Yine mi?"

"Bir şey yapmıyorum, sevgilim." kızın sesinde uyarıcı bir ton duymasıyla birlikte karşı çıkmaması gerektiğini anlamıştı Tom. Buna rağmen, her ne kadar kendini zorlasa da sesinin alt tonlarındaki öfkeyi, soğukluğu yok edemiyordu; çünkü beynini kemirerek dolanıp duran bir düşünce, buna izin vermiyordu.
Lea, sınavından sonra kafede bir saatten fazla süre için oturacak kadar zamanı varsa, Tom'la da yapabilirdi bunu.

Ama o Tom'la tüm hafta görüşmemeyi, boş zamanlarında da arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi tercih etmişti.

"Bak, az önce zor bir sınavdan çıktım, bildiğim bir soruyu yanlış yaptım ve şimdi bunu geri alamıyorum," kızın sesi gittikçe sertleşiyordu.

"Ayrıca buna üzülecek vaktim bile yok, çünkü hemen yarın başka bir sınavım var. Ve profesörün İngilizcesini anlamam çok zor olduğu için, derste de kaçırdığım şeyler var. Neyse ki birkaç arkadaşım notlarını benimle paylaşarak bana yardım ediyorlar." duraksadı, düzelten bir sesle devam etti.
"Sana sadece notlar için kafedeyiz diyemem, çünkü notların fotoğrafını çoktan çektim. Ama biraz oturup konuşmak, özellikle de yaptığım saçma hatadan sonra dertleşmek istedim. Ve bu seni konuşamayacak kadar sinirlendiriyorsa, bu benim değil, senin sorunun."

Kısa bir sessizlik oldu, Tom tüm hücrelerinin donduğunu, vücudundan kanın çekildiğini hissetti.

Neden o da Tom'la zaman geçirmeyi istemiyordu, neden Tom'un onu özlediği için böyle tepkiler verdiğini anlamıyordu?
Neden Tom'un sorunun ikisinin de sorunu olduğunu, her şeyi birlikte çözebileceklerini söylemiyordu ona?

"Tom?" hala ses gelmiyordu, genç kız artık Tom'la iletişim kurabileceklerine dair olan inancının yok olmaya başladığını hissetti.

"Sen eve gidince konuşuruz," diyebildi gittikçe soluklaşan adam. Duyduğu bu cümle kızın hoşuna gitmedi.

"Ben eve gidince hakkında konuşmayı gerektirecek bir şey yapmadım, bence sen, kendi kendine düşünmelisin." gözleri kafe lavabosunun aynasındaki uykusuz görüntüsüne takıldı, sonra konuşmaya devam etti.
"Düşünmeli ve saçma davrandığını anlamalısın."

manipulative Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin