Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınn
"Çok güzel kokuyorsun." yüzü kızın boynuna gömülü olduğu için sesi boğuk çıkmıştı.
"Çok fazla güzel...""Sen de çok güzel kokuyorsun bebeğim," dedi Lea. Tom olumsuzlarcasına mırıldandı.
"Senin gibi değil. Kimse senin gibi değil, Lea." yüzünü boynundan çektiğinde, gözlerinde neredeyse uykulu bir ifade vardı.
"Keşke kokunu bir parfüme dönüştürebilseydim, yüzlerce şişede, tonlarca...""Buradayım işte, beni koklayabilirsin. Tonlarca şişeye gerek yok." Lea güldü. Tom bir şey söylemek için dudaklarını araladı, ama sonra kapattı. Çünkü bunu ona söyleyemezdi. Hayır, 'kokunu her saniye almak istiyorum, hiçbir yere gitmeni istemiyorum' diyemezdi.
Ve gitmeliydi işte. Pazar gecesiydi ve yarın sabah Lea'nın dersi vardı, birlikte geçirdikleri haftasonu istemese de bitmişti, artık ayrılmaları gerekiyordu.
"Yarın seni görebilir miyim?"
"Dersim 1 buçukta bitiyor," dedi Lea. "Aslında... Erkenden eve gidip çalışmayı düşünüyordum, sınavlarım başlayacak."
Tom'un kaşları çok kısa bir süre için çatıldı, sonra hemen normale döndü.
"Elbette, sevgilim. Çalışman gerekiyor."
"Salı günü, belki?" Lea adamın uzun parmaklarıyla oynuyordu. "Olur mu? Müsait misin?"
"Senin için her zaman müsaitim." dedi Tom refleks kadar ani bir şekilde. Genç kız mahcupça gülümsedi.
"Ben de senin için her zaman müsaitim bebeğim, sadece sınavlarım başlayacak ve..."
"Sorun yok aşkım." Tom tekrar kokusunu içine çekerken, dudaklarını kızın alnına bastırdı.
"Pekala." Lea vedalaşmak için kollarını boynuna sardı. "Salı görüşürüz o zaman?"
"Görüşürüz aşkım." belini hiç bırakmak istemiyormuşçasına sardı, gözlerini kapattı. "Seni seviyorum."
"Ben de seni seviyorum bebeğim. Çok, çok, çok." genç kız şirin bir şekilde kıkırdadı, ardından arabadan indi ve apartmanın dış kapısından içeri girdi.
Elina eve yarın sabah dönecekti, Lea kapının önüne geldiğinde sırt çantasından anahtarlarını çıkarttı. Anahtarı çevirdiği sırada karşı dairenin kapısı açıldı, Nick dışarı çıktıktan sonra arkasından kapıyı kapattı.
"Selam." deri ceketini kollarından geçirirken gülümsedi.
"Selam, nasılsın?" Lea da ona gülümserken, telefonundan saate baktı. "Saat gece 1'i geçiyor,"
Hesap sormak istemiyordu ama bu saatte nereye gidiyor olabilirdi ki?"Öyle mi?" şimdi kapısını kilitliyordu. Garip bir şekilde kapısında çok fazla kilit olduğunu fark etti Lea.
"Evet. Aslında tam 1:13."
"Ne güzel." kapısını kilitlemeyi bitirmişti, kıza döndü. Lea hala soran gözlerle bakıyordu.
"Peki saat gecenin 1:13'ünde sen, nereden dönüyorsun?" sordu. Kız şaşırmıştı ve ne cevap vereceğinden emin değildi, dudaklarını araladığında, Nick parmağını kızın dudaklarına koyarak onu susturdu.
"Ah, doğru ya, bana ne?" sinir bozucu bir kahkaha attı. Merdivenlere doğru yöneldiği sırada tekrar arkasına döndü.
"Umarım bu sana gerekli mesajı vermiştir."Merdivenlerden aşağı inerken şaşkın bakışlarla arkasından bakıyordu Lea. Bu kadar kaba davranmasına gerek var mıydı? Arkadaş olduklarını düşünmüştü, ama belki de, hatta belli ki değillerdi. Ona iyi davranmıştı ama o kendisini yakınında istemediğini açıkça göstermişti.
Bu kırıcıydı. Belki de Elina haklıydı, onunla başından beri hiç konuşmamalıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
manipulative
FanficGözlerin gözlerimle uzun süre temas etmekten çekiniyor. Saçlarını kulağının arkasına sıkıştırırken alt dudağını kemiriyorsun, oturduğun yerde bir türlü rahat edemiyormuşçasına kıpırdanıyorsun. Düşüncelerini dev bir bilboard'ta yazıyor gibi net bir ş...