chapter 17: an Unplanned Miracle

356 40 62
                                    

Oy sınırına ulaştığımız için, işte yeni bölüm! Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ♥️


Plansızca ortaya çıkan gelişmeler hayatı şekillendirir.
Tom bu gerçekten daha önce hiç bu kadar nefret etmemişti.

Nick'le birlikte enkaz haline gelen arabanın görsellerine bakarken, bu işin bittiğinden emindi. Nick de öyleydi, "Sana göreceksin demiştim Lea," diye mırıldanmıştı fotoğraflara bakarken, dudaklarında sadistçe bir zevkin gülümsemesiyle.

Fakat birkaç saat sonra, Elina'nın ölmediği ve yoğun bakımda olduğu haberi gelmişti.

İşte o an, Tom bütün evini yıkmak istedi.

Delilik sanki kanser gibi yayılıyordu tüm hücrelerine, bu lanet plan başarısız olmuştu ve Lea, bunları haber vermek için onu aramıyordu bile. Onu aradığında da açmamıştı, aslında bu bilinçli yaptığı bir şey değildi. Kız bir hemşirenin kendisini aramasıyla apar topar hastaneye gitmişti, en yakın arkadaşının hayati tehlikesinin olduğunu duyduğundan beri de elleri titreyerek hastane koridorunda dolanmaktan başka bir şey yapmıyordu.

Onu kaybedemezdi, hayal bile edemiyordu bunu. Ağlayabilecek veya dua edebilecek kadar bile kendinde değildi, tek yapabildiği hızlı hızlı yürümekti.
Karanlık bir kabusta gibi hissediyordu kendini.

Neyse ki genç kızın yoğun bakımda kaldığı iki günün sonunda, hayati tehlikesinin bittiği söylendi. Hastanenin normal bir odasına alınırken, Lea içinden onlarca kez şükrediyordu. İki gündür yemek bile yememişti, sanki tüm fonksiyonları durmuştu ve şimdi yerine geliyordu.

Normal odaya geçerlerken annesiyle uzun uzun konuştu, telefonu kapatacağı sırada ekranda yemi bir arama belirdi.

"Jade?"

"Lea? Nelerdesin?"

Kız Elina'nın serumunun takılmasını izlerken odadaki sandalyelerden birine oturdu.
"Hastanedeyim..." mırıldandı.
"Elina bir kaza geçirdi."

"Aman Tanrım ! O iyi mi?"

"İyi olacak," dedi yorgun bir sesle. "Doktorlar birkaç ameliyata daha girmesi gerektiğini söylediler."

"Oh... Çok üzüldüm." Jade üzgün bir nefes verdi.
"Yardım edebileceğim bir şey var mı? Sana yiyecek bir şeyler getireyim mi?"

"Hayır hayır, gerek yok," dedi Lea, ama aslında açlıktan ve uykusuzluktan başı dönüyordu.

"Saçmalama Lea," Jade kızın yalnız olduğunu tahmin edebiliyordu.
"Ne zamandır hastanedesiniz?"

"Bugün 3. gün," dedi güçsüz bir sesle.

"Peki, bak ne diyeceğim. Şimdi eve git, sıcak bir duş al, birkaç kıyafet falan al, hem Elina için de bir şeyler al. Sonra hastanede buluşalım, tamam mı?"

"Onu yalnız bırakamam..." kız mırıldandı.

"Lea, o hastanede güvende." dedi Jade. "Senin onunla ilgilenmek için kendine iyi bakman gerekiyor. Ayrıca bir çanta da hazırlaman lazım, uzın süre hastanede kalması gerekecekse ihtiyaç olacak şeyleri yanına almalısın."

Kız bir şey diyemedi, Jade'in söyledikleri mantıklı gelmişti aslında. Kendisi birkaç gündür mantıklı düşünemiyordu bile.

"Lea?"

"Tamam," dedi genç kız, yavaşça ayağa kalktı.
"Eve uğrayacağım."

"Güzel." Jade sanki kendisini görebiliyormuş gibi, başıyla onayladı.
"Hastaneye gitmeden önce bana haber vermeyi unutma, orada buluşuruz."


manipulative Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin