⚜7

278 46 3
                                    

🌺İyi Okumalar 🌺

🌺İyi Okumalar 🌺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•Roséanne'den•

Kapıların ardından bana sunulan odaya girdiğimde şaşkınlıkla içeriyi incelemekten kendimi alıkoyamamıştım. Açıkcası daha önce böylesine güzel ve değişik bir ortamda bulunmadığım için dikkatimi fazlasıyla çekmişti. Yerde bulunan küçük bir sehpa ve onun arkasında yer alan yastıklar beni etkilemeyi başarmıştı. Kapı ve pencereler, ilk kez gördüğüm yazı karakterleri nedensizce heyecanlanmama yol açmıştı. Korece konuşabilsem dahi asla yazı dilini bilmiyordum yani öğrenecek kadar vakit bulamamış ve yaşadığım sürece boyunca da ihtiyaç duymamıştım.

Belki şu an yanımda Jungkook yoktu ama gerçekten de bu topraklara ayak bastığımdan beri farklı ve pozitif hissetmek beni burayı yabancılamamın önüne geçmişti. Zaten memnun olmasam ve olmayacak olsam bile Jungkook için buna katlanmam gerekirdi. Sonuç olarak o benim için ülkemde yaşamış ve herşeye göğüs germişti. Bu sebeple ne olursa olsun bende onun yanında kalarak daima varlığımı ona hissettirecektim. Buranın her koşulda beni zorlayacağı en başından beri belliydi fakat bende uyum sağlamak için elimden ne geliyorsa yapmaya hazırdım.

Beni zorlayacağını düşündüğüm konu belki de sadece kral ve kraliçeyle anlaşmak olabilirdi. Çünkü; babamın yaptığı hatanın sonucunu abim Yoongi sayesinde gayet güzel bir şekilde ödedikten sonra bile kapanmayacak kadar önemli bir konu vardı. Annemle evlenmek üzere Joseon Hanedanlığı'na gelen babam, doğru durmamış ve düğün gecesinden bir gün önce kraliçenin kız kardeşine zorla sahip olmuştu. Bunun sonucunda hamile kalan ve adı lekelenen kadın Yoongi'nin doğumundan hemen sonra nedeni bilinmeyen bir şekilde vefat etmişti. Yoongi bu konudan bahsetmemeye yeminli olduğundan kulağıma gelen dedikodular kadar biliyordum bu hikâyeyi. Bunun sonucunda Yoongi her ne kadar kraliyet ailesiyle birlikte büyümüşte olsa, kraliçe tarafından babama ve ailemize karşı kinle doldurulmuştu. Böylelikle ülkemize gelip başımıza türlü çoraplar örmüştü. Ama artık aramızda ki bütün sorunlar çözülmüş, o Avustralya'da kalarak bir veliaht prens olarak ailemle birlikte mutlu bir hayat sürdürmeye başlamıştı. Korkum kraliçe'nin kinle aşıladığı Yoongi'nin annesinin intikamı alamamış olmasıydı. Ve dolayısıyla bu intikamı almak da kraliçe'ye kalıyordu. Buna her ne kadar inanmak istemesem de, Yoongi'nin beni ona karşı en başından uyarmasından ilerde eğer ki kraliçeyle karşılaşırsam; başıma gelebilecekleri anlamıştım. Bunun için elbette ki savaşacaktım ama öncelikle kim düşmanım kim değil, bunu görmem gerekiyordu.

"Veliaht prensesim, önce üzerinizdekileri çıkartalım" duyduğum sesle gülümseyerek arkamı döndüğümde kadınlardan oluşan ufak bir ordu görmeyi beklemiyordum. Neden bu kadar hizmetli vardı ki?! Üstelik veliaht prenses diye anılmak tuhafıma gitmişti. Sanırım Jungkook Veliaht olduğu için bana da bu ünvanla sesleniliyordu.

The Joseon Dynasty ♛ RoséKook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin