⚜23

220 48 51
                                    

❤️İyi Okumalar

❤️İyi Okumalar ❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Joseon Hanedanlığı'nın yegâne Kralı, hoşgeldiniz" gülümseyerek beni karşıladığında karşısına oturmam için işaret etti.

Sabır dileyerek oturduğumda; sert bakışlarımı annemin gayet keyifli görünen yüzünde gezdirdim. Ne olursa olsun, onun değişmeyeceğini bilmem gerekirdi diye düşünürken daha fazla içimde ki öfkeyi gizleyemedim. "Neden benimle görüşmek istediniz, ana kraliçem?" dişlerimin arasından güçlükle konuştum.

"Seni daha önce uyarmaya çalıştım fakat beni hiç dinlenmedin. Sana o kızdan kraliçe olmaz, sana bir veliaht bile veremiyor dedim, umursamadın. Bu sonu kendi ellerinle sen hazırladın!" kendinden bir o kadar emin ve gerine gerine konuşunca; kaşlarım çatıldı.

"Eğer beni dinleyip, onu terk etseydin ve yeni bir kraliçe seçmeme yardımcı olsaydın, herşey bambaşka bir hâl alabilirdi" sinirle ayağa kalktım.

"Bu kadar yeter, sizi daha fazla dinlemeyeceğim!" diyerek kapıya yöneldiğimde; muhafızlar kılıçlarını geçmemem için kenetlediklerini gördüğümde şaşkın bakışlarımı hızla ana kraliçeye çevirdim.

"Bu da ne demek oluyor? Derhâl kapıları açın!" bağırsam da karşımda kıpırdamadan durmaya devam eden muhafızlar belli ki ana kraliçenin emrinden çıkmak istemiyordu fakat benim sözümü dinlememeleri gerçekten sinirlerimi bozmuştu.

"Otur, lütfen oğlum" sakin bir ses tonuyla konuşması artık çıldırmama neden olmuştu. 

"Otur, otur ki sana diyeceklerimi daha iyi sindirebil" burnumdan soluyarak oturduğum minderin üzerine sinirle ana kraliçeye bakmaya devam ettim. Sanki boyun bükmek zorunda gibi hissediyordum.

"Kraliçe senin adını, onurunu kirletti. Onurunu korumak için senin yapamayacağın şeyler vardı. Fakat bunlar benim için pek önem arz etmedi. Yani yapamayacağın şeylerden bahsediyorum. Senin yerine ben yapmak zorunda kaldım, üzgünüm" keyifle çayını yudumlarken gözlerini kapatıp, sanki yaptığı şeylerden gurur duyar gibi bir havaya büründü.

"Ne yaptın?!" diyerek kükrediğimde; gözlerimden alev çıkıyor gibi hissediyordum.

Başıyla işaret verdiğinde; kapının açılma sesinin ardından duyduğum ayak sesleriyle hızla kimin geldiğine baktım. Gelenin nedime Jisoo ve başkomutan olduğunu görünce belli etmemeye çalışsam da, telaşa kapıldım. Az sonra söyleyecekleri şeyler karşısında sinirlerime ne kadar hakim olabilirdim, bilemiyordum. Artık sabrım kalmamıştı.

"Majesteleri, âlim Eunwoo emriniz üzerine idam edildi" gözlerim, duyduğum şey karşısında açıldığında yeniden ayağa kalktım.

"Ne yaptınız siz?!" diyerek haykırdığımda; saygıyla önümde eğilmişlerdi.

The Joseon Dynasty ♛ RoséKook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin