⚜8

278 49 1
                                    

💕İyi Okumalar 💕

💕İyi Okumalar 💕

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Prensesim?" duyduğum sesle kendime gelip, bakışlarımı Jisoo'ya çevirdim.

"Efendim artık sizi hazırlamamız gerekiyor" diyerek yanıma daha da yaklaştığında kaşlarım çatılmıştı.

"Ne için?" şaşkınlıkla benimle kısa bir göz teması kurduktan sonra saygıyla eğilip özür dilemeye başladı. Ne olduğuna dair en ufak bir fikrim yoktu fakat bana söylemeyi unuttuğu birşeyin olduğu kesindi.

"B-ben çok özür dilerim prensesim. Lütfen beni bağışlayın" sesi titremişti. "Bugün veliaht prens ve sizin düğününüz için bir şenlik düzenleniyor" dedikten sonra yere eğilmiş hatta resmen kapanmıştı.

Şaşkınlıkla ağzım açık kalırken; böyle bir şeyi bana nasıl söylemeyi unutur diye söylenip durmuştum. Jungkook, herkesin şahit olacağı bir düğünden bahsetmiş fakat ne zaman olacağını söylememişti. Neden hep düğünümün olacağını sonradan öğreniyordum ki?!

Günlerdir odamdan çıkmama bile izin verilmiyor, sadece Jisoo ve yanındaki birkaç nedimeyle birlikte ihtiyaçlarımı karşılıyordu. Jungkook ile görüştürülmüyor olmak beni resmen bunalıma sokarken, yaşadığım yanlızlıkla bir şekilde bu oda da canımın sıkıntısını gidermeye çalışıyordum. Ayrıca baş nedimem Jisoo'ya neden buraya hapsolmam gerektiğini sorduğumda sabırlı olmam konusunda hep beni ikna etmeye için çabalamıştı. Ve ben düğüne kadar kimseyi görmemem gerektiğini şu an öğreniyordum. Sanırım yine saray kurallarından biriyle yüzleşiyordum ve bundan hiçte hoşnut kalmamıştım.

Jisoo'ya kızmak istesem de, onun masum biri olduğuna inandığım için ses çıkartmamıştım. Sonuçta bund ne gibi bir art niyeti olabilirdi ki? Kim bilir düğün hazırlıklarıyla ne kadar uğraşmış ve bu yorgunlukla da benimle ilgilenirken asıl önemli konuyu bana söylemeyi unutmuştu. Belki de kraliçe bana söylenmesini istememişti. Bu mümkün olabilirdi çünkü henüz onunla tanışmamış hatta karşılaşmamıştım bile. Günlerdir aklımda dönüp dolaşan düşünceler beni herşeyin kötüsünü düşünmeye iterken; asla iyi hissetmemiştim. Kesinlikle yanlız kalmak, sağlıklı düşünmeme engel olmuştu. Ama neyse ki, bugün düğünüm vardı ve bu günden sonra bu odaya hapsolmak zorunda olmayacağıma inanmak istemiştim.

Heyecanla yerimden doğrulduğumda gülümsedim. Onca hissettiğim kötü duygunun ardından pozitif düşünmeye kendimi zorlamıştım. Sonuçta farklı bir ülkede ve tanımadığım insanların karşısında tekrardan evlenecektim. Özellikle kral ve kraliçeyle tanışacak ve Jungkook'u görecektim. Sanırım en büyük heyecanı onu göreceğim için yaşıyordum. Günlerdir görmediğim yüzüne hasret kalmış ve artık sabırsızlanmaya başlamıştım.

Üzerime geçirilen kıyafetlerin dokusu bile içimi kıpır kıpır ederken geleneksel olması, beni şaşırtmamıştı. Sonuçta onların ülkesindeki kurallar geçerliydi ve halkında veliaht prensesini onların alıştığı şekilde benimseyip, görmesi gerekiyordu. Bu yüzden zaten yeterince rahat diyebileceğim kıyafetlerin içinde olması gerektiği gibi davranıp şikâyet etmeyecektim. Buraya gelirken kendime verdiğim sözlerden biri de buydu aslında; hiçbir şeyden şikâyet etmemek ve Jungkook'un her zaman yanında olmak.

The Joseon Dynasty ♛ RoséKook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin