⚜32

179 31 17
                                    

🌺İyi Okumalar 🌺

"Ellerine sağlık Roséanne" Taehyung'un gülümseyerek bana baktığını görünce bende gülümsedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Ellerine sağlık Roséanne" Taehyung'un gülümseyerek bana baktığını görünce bende gülümsedim.

Yeni pişirdiğim pilavı diğer kaselere koyduktan sonra masaya bıraktım. Derin bir nefes verdikten sonra bir tabak daha çıkarıp onun içinde birşeyler hazırladım. Çorba ve pilavın yanına bir kaşık koyduktan sonra tepsiyi elime aldım. Her ne kadar beynim açtığım yaradan hâlâ iyi bir durumda olduğunu hatırlatıp açlıktan ölsün diye düşündürürken, vicdanım buna el vermemişti. Bu yüzden sorumluluğu alıp en azından birşeyler yiyip, gitmesini istemek için adımlarımı onun olduğu odaya doğru yönelttim.

"Rosé? Sen bizimle yemeyecek misin?" Taehyung'un sesi kulaklarıma dolduğunda adımlarımı durdurdum ve kafamı salladım.

"Birazdan geleceğim. Size afiyet olsun" dedim ve tekrar adımlayarak ilerledim. Neyse ki Yoongi beni durdurup, olay çıkarmamıştı.

Kapıyı açıp, onun bulunduğu odaya girdiğimde; Jimin'in Jungkook'un yaralarını sardığını ve Seokjin'in de yanında beklediğini gördüm. İçim acısa da daha fazla dikilip onu izlemek istemedim. Bu yüzden elimdeki tepsiyi masanın üzerine bırakıp gitmeyi hedefledim. Adımlarım hızla cam kenarının önündeki masaya doğru ilerlerken ona bakmamaya çalıştım. Jimin'in yerinden kalktığını ve ardından da karşımda saygıyla eğilip, uzaklaştığını fark ettiğimde elimi çabuk tutmam gerektiğini düşündüm. Tepsiyi hızla masanın üzerine bırakıp geri döndüğümde odanın kapısının kapandığını gördüğüm an içerisinin sessizleşmesi ile irkildim.

Adımımı attığım ve odadan çıkmak için acele ettiğim sırada bileğimi kavrayan soğuk eller ayaklarımın yere çivilenmesine sebep oldu. Bir süre ne tepki vereceğimi ne diyeceğimi bilemedim. İçimdeki özlemi susturmak için ondan uzak durup, kaçmaktan başka çaremin olmadığını biliyordum. Ona tekrar bağlanmak ve kendimi ona teslim etmek istemiyordum. Eğer ki gözlerine dâhi bakacak olursam yelkenlerimin suya düşecek olmasından korkuyordum.

"Rosénne.." fısıltı gibi çıkan sesi bile bedenimi titretmeye yetmişti.

"Biraz oturur musun?" itiraz etmek istedim fakat gücüm çoktan, savaşmadan tükenmişti. Hafifçe çekmesiyle bile hareketlenen bedenime engel olamadım. Yatağın kenarına oturduğumda bakışlarımı ona çevirmemekte ısrar ettim. Düşündüğüm gibi ona bakarsam gardımın düşeceğine inanıyordum.

"Yüzüğü hâlâ takıyorsun" gülümsediğini hissettiğim an daha fazla gerildim.

Aklıma evlilik teklifi ederken sözlediği sözler geldiğinde sertçe yutkundum. "Ölene dek sadece seni seveceğimi bu yüzük parmağında olduğu sürece unutma" neden bu aptal yüzüğü çıkartmamıştım diye içimden söylenirken bileğimi kavrayan elleri, ellerimin üzerine yerleştiğinde kalp atışlarımın daha da hızlandığını hissettim.

The Joseon Dynasty ♛ RoséKook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin