⚜41

141 25 15
                                    

☘

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimi açtığımda dairemde olduğumu anlamam uzun sürmemişti. Bakmasam da onun bakışlarını üzerimde hissetiğimde aklıma doluşan son anılar; yine kalbimin acıyla sızlamasına neden olmuştu. Kendimi tutmaya çalışıp güçlü kalmayı denesem de gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Sakinleşmek adına gözlerimi kapattığımda; elimin üzerinde hissettiğim sıcaklık bir an için duraksamamı sağladı. Elimi çekmeye çalıştığımda ise; buna izin vermedi.

"Bizi yanlız bırakın" diyerek emir verdiğinde ayak seslerinin kulağıma dolması bir oldu.

"Bende gideyim" kapıların kapanma sesinin ardından; Yoongi'nin sesini duymak hızla gözlerimi açmama ve yerimden doğrulmama neden oldu. Ona şimdi herşeyden çok ihtiyacım vardı, o yüzden gitmesini istemiyordum. Beni burada onunla bir başıma bırakmasını istemiyordum.

"Gitme Yoongi" aciz çıkmasına aldırış etmediğim sesim âdeta fısıltı gibi dökülmüştü, dudaklarımın arasından.

"Ama Rosé-" sözünü "Lütfen" diyerek kestiğimde yalvaran gözlerle ona bakmayı sürdürdüm. Gözlerim asla karşımda ki bedeni görmüyor, görmek istemiyordu.

"Rosé, önce beni dinle lütfen" dediğinde susması için elimi kaldırdım.

"Tek kelime daha etme. Seni dinlemek istemiyorum. Şimdi odamdan çık ve beni rahat bırak!" sesim sonlara doğru yükseldiğinde bir süre öylece durdu. Konuşmak istese de, onu dinlemeyeceğimi gayet iyi biliyordu. Bu yüzden şimdi gidip beni rahatsız etmese çok iyi olacaktı. Zira bu gidişle aklıma gelen şeyleri yapmaktan asla geri çekilmeyecektim.

Birkaç dakikanın ardından hızlıca çekip, gittiğinde tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım. Onun zorla evlendiğini düşündüğüm için aptal olmalıydım. Onun masum olduğunu düşündüğüm için ise çok pişmandım. Sonuçta hiç vakit kaybetmemiş ve ben acı içerisinde kıvranırken onlar çoktan veliaht yapma işine koyulmuşlardı bile. Hatta başarılı da olmuşlardı. Aslında ona bir veliaht verebilme imkanım olabilseydi; bunların hiçbiri olmayacaktı. Tüm haklarımı elimden alanların şimdi ise çok mutlu olduğunu biliyor olmak canımı daha ne kadar yakabilirdi bilmiyordum. Sonuç olarak bütün suç onun masumluğuna inanıp, buraya geri dönen benimdi.

"Yapma, seni böyle görmeye dayanamıyorum" diyerek bana sarıldığında başımı göğsüne gizleyip sanki inat edermiş gibi daha da çok ağlamaya başlamış ve hıçkırıklara boğulmuştum.

Bu olanları kaldıramıyordum. Asla böyle birşeyle karşılaşacağım ihtimalini bile vermezken; yokluğumda yani ben verdikleri yaralarla cebelleşirken burada dönen olaylar beni yıkıp, geçmişti. Hiç vakit kaybetmemeleri bile ne kadar değersiz hissetmeme yol açmıştı, anlatamazdım. Oysaki herşeyi göze alarak; mutlu olacağımıza bu sefer inanarak geldiğim bu saray bana bir kez daha hatırlatmıştı, asla mutlu olamayacağımı. Eğer ki bilseydim asla buraya geri dönmez, aksine onu kalbime gömüp hayatıma devam ederdim. En azından bunu denerdim.

The Joseon Dynasty ♛ RoséKook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin