⚜38

156 23 38
                                    

🌺İyi Okumalar🌺

🌺İyi Okumalar🌺

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

• Jungkook •

"Seokjin, Jisoo'yu dairemde beklediğimi söyle. Kraliçe'yi de buraya gelmemesi için bir süre oyala" diyerek sadece onun duyacağı bir şekilde konuştuktan sonra nedime Jisoo ile birlikte daireme doğru ilerledim.

Ana Kraliçeyle geçen oldukça gergin konuşmanın ardından öğrendiğim şeyle resmen küçük dilimi yutmaya ramak kalmıştı. O kadar şaşırmıştım ki, ana Kraliçeye cevap dâhi verememiştim. En azından bu yalanı neden söylediğini öğrendikten sonra ne yapacağıma karar verebilirdim. Zira bu işin ucu mutluluğuma dokunabilir ve Roséanne'in benden uzaklaşmasına neden olabilirdi. Bu yüzden iyice konuyu anlamalı ve bu şey kraliçemin kulağına gitmeden bir an önce açıklağa kavuşturmalıydım.

"Majesteleri, cariyeniz geldi" harem ağası kenara çekilip Jisoo'nun içeri girmesine izin verdi.

"Bizi yanlız bırakın. Kraliçe ve ana Kraliçe dahil kimseyi içeri almayın. Bu bir emirdir" ellerimi arkamda birleştirdiğimde harem ağasının çıkıp, kapıyı kapatmasını bekledim.

Harem ağası çıktığında bakışlarım karşımda başını yere eğmiş bir şekilde resmen korkudan titreyen Jisoo'yu buldu. Böyle korkmasının sebebini ikimizde gayet iyi biliyorduk. Yaptığı bu şeyin açıklaması elbette ki vardı fakat ben bunu kabul edemeyecek kadar sinirli biri hâline gelmiştim. Roséanne'e yapılanların ardında ana Kraliçe kadar bu kızın olduğunu da biliyordum ama yine de sadece verilen görevi yerine getiren biri olduğunu düşündüğümden pek de kızamıyordum. Sonuçta ana Kraliçenin emrine karşı gelmekte bir nevi kendi sonunu hazırlamak demekti.

"Şimdi söyle bakalım. Neden böyle bir yalan söyledin. Amacın ne? Bu oyunu yine ana Kraliçeyle birlikte mi planladınız?" kolunu sertçe tutup onu kendime doğru çektiğimde ses tonunum epeyce yüksek olduğunu fark etmiş ve birinin duymaması için ayarlamaya çalışmıştım.

"Söyle yoksa, idam edilmen konusunda emir vereceğim" korkuyla başını kaldırıp yüzüme baktığında; her an ağlayacakmışcasına bir süre öylece kalakaldı.

"Şey.. majesteleri" gözlerini kaçırdığında tekrar yalan söyleyeceğini düşündüğüm için kolundan daha sıkı tutup biraz sarstım. Bu onu kendine getirdiğinde sertçe yutkundu.

"Yalan değildi. Söylediğim şey yalan değil" gözlerim şaşkınlıkla açılırken nasıl hâlâ böyle bir yalanı sürdürebileceğini aklım almamaya başlamıştı.

"İkimizde bunun yalan olduğunu biliyoruz, benimle oyun oynamayı kes artık" sinirle dişlerimin arasından konuştum.

"Yemin ederim yalan değil. Karnımda bir can yaşıyorum. Bana inanmıyorsanız saray hekimine sorun isterseniz. Ama lütfen canımı bağışlayın" alayla güldüm ve sertçe kolunu rahat bıraktım.

The Joseon Dynasty ♛ RoséKook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin