☘
•Jungkook•
Sabahın erken saatlerinden ana Kraliçenin onu acil ziyaret etmemi istemesiyle Roséanne'den istemeden de olsa ayrılmış ve zorlukla buraya gelmiştim. Az çok buraya çağılma nedenimi yanımda oturmakta olan Jisoo'dan anlayabiliyordum ama başka birşey daha hayatıma dahil etmesine izin vermeyecektim.
"Sizi böyle birlikte mutlu bir şekilde görmek beni ne kadar mesut etti, bilemezsiniz" gülümsemeye çalışsam da göz devirmeden edememiştim.
"Bana bir veliaht verecek olmanız hem bu ülke için hemde benim için pahabiçilmez bir armağan oldu. Müteşekkirim" ağlamaklı çıkan ses tonu dişlerimi sıkmama neden oldu.
"Henüz erkek mi kız mı olduğu belli bile değil. Fazla duygusallaşmayın" omuz silktim.
"Ben inanıyorum, benim güzel kızım kesinlikle bir veliaht prens doğuracak ve bu ülkenin kraliçesi olacak" altını çizerek ima ettiği şeyler ruhumu daraltmaya başlamıştı.
"Beni mahçup ediyorsunuz, majesteleri" çekingen bir tavırla konuşan Jisoo, ona karşı her zaman böylesine saygılı olsa da bu benim hoşuma gitmiyordu.
"Bu ülkenin yanlızca tek bir kraliçesi var ve benim için sadece o kalacak!" annemin kaşları çatılırken; yüzünde ki gülümseme kayboldu.
"Ne yani hâlâ onu bu sarayda tutacağımı mı sanıyorsun?!" sinirle konuştuğunda yumruğumu sıktım.
"Elbette! Ölene kadar benimle bu sarayda kalacak ve kraliçem olmaya devam edecek!" daha fazla sakin kalmaya takatim yoktu.
"Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?!" sinirle ayağa kalktım.
"Bundan sonra istediğiniz gibi ne hayatıma, ne bu saraya, ne de benim hüküm sürdüğüm bu ülkeye karışmayacaksınız! Eğer ki karışırsanız sizi sürgün etmekten çekinmem! Daha fazla beni, sevdiğim kadını ve bu ülkeyi mahvetmeye asıl siz cesaret edemeyeceksiniz!" ciddiyetimi koruyarak kurduğum cümlelerin sonunda şaka yapmadığımı anladığından sessiz kalmış ama daha doğrusu bu çıkışıma oldukça şaşırmıştı.
Sonunda içindekileri gayet rahat bir şekilde söyleyebilmek içimi ferahlatmıştı. Annem olarak benim üzerimde emeği çoktu ve bu günlere gelmemde onun çok büyük fedakârlığı vardı bunu inkâr edemezdim ki bu zamana kadar ona en ufak bir saygısızlık etmekten kendimi alıkoymuştum. Ama herşey bir yere kadardı. Beni, sevdiklerimi ve özellikle sevdiğim kadını daha fazla yıpratmasına öylece durup sessiz kalamazdım. Ben nasıl ki bu ülkeye hükmediyorsam, yönetip, kalkındırıyor, geliştirmeye çalışıyorsam; kendi hayatım üzerinde de söz sahibi olmalıydım. En çok da buna hakkım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Joseon Dynasty ♛ RoséKook ✓
Historical Fiction[Tamamlandı] Avustralya prensesi Roséanne ve Joseon Hanedanlığı'nın yegâne kralı Jungkook'un büyüleyici aşk hikâyesi... ♛RoséKook♛ THE PIRATE PRINCESS Kitabının II.kitabıdır. 🥇#1- Chaegguk '06.20223' 🥇#1- Rosekook '05.2...