⚜37

147 24 41
                                    

❤️İyi Okumalar ❤️

❤️İyi Okumalar ❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimi rahatsız eden aydınlık ile yüzümü buruştursam da; aklıma gelen herşeyin rüya olabilme korkusuyla yatağım yerde hızla doğruldum. Etrafta göz gezdirdim ve yanımda ki bedenin varlığıyla, hiçbir şeyin rüya olmadığına sevinmiştim. Elimi Jungkook'un yanağına koyup gülümsediğimde; kalp atışlarımın mutlulukla atmaya devam ettiğini hissetmiştim. Onun yanında var olmak benim için her zaman mutluluk kaynağı olmuştu fakat şu anda bu mutluluğun seviyesinin katlandığına emindim. Her ne kadar bu sarayda olmayı sevmesem ve istemesem de onunla ayrı kaldığımız aylarca ikimizde fazlasıyla acı çekmiş ve birbirimizin özlemiyle yanıp, kavrulmuştuk. Bu özlemin ve onun varlığının bana güç vermesi sayesinde, bu sevmediğim sarayda yaşamaya devam edeceğime inanıyordum. Ama artık bundan sonra hiçbir şeye boyun eğmeyecek ve sessiz kalmayacaktım. Ana Kraliçe ve yandaşlarının oyunlarına gelmeyecek, kendimi ve Jungkook'u onların bataklığından elbette ki zamanı gelince kurtaracaktım.

"Günaydın güzel Kraliçem" elimin üzerinde hissettiğim sıcak eli sayesinde düşüncelerimin uçup gitmesiyle gülümsemiştim. Ardından elimi tutup dudaklarının arasına götürmüş ve minik bir öpücük bırakmıştı. O an yüzümde oluşan ifadeyi bilmem ama onun gülümsemesi karşısında kalbimde çiçekler açmıştı.

"Günaydın majesteleri" diyerek onun yanına biraz daha yaklaşıp, kollarımı etrafına sardığımda; gözlerimi huzurla kapattım. Sanırım uzun bir zaman sonra ilk defa bu kadar huzurlu ve mutlu bir sabaha uyanıyordum. Ve yine onun kolları arasında olmak tarif edilemez hisler yaşamama neden oluyor ve bana yeniden yaşama hevesi veriyordu.

Bir süre birbirimize sarılıp öylece kaldığımızda; sadece duyduğum ses onun kalp atışları olmuştu ama bu güzel anı bozan kapı sesi huzurumu bir nebze de olsa kaçırmıştı. Aslında bir gün bile olsa bizi rahat bırakmayacaklarını bilmem gerekirdi. Derin bir nefes vererek yatakta hafifçe doğrulduğumda; Jungkook hâlâ uzanmaya devam ediyordu ve bu bana tuhaf gelmişti. Normalde bu kadar rahat davranmaz ve hemen kalkıp işinin başına geçmek için acele ederdi.

"Jungkook?" ona doğru bakmaya devam ettiğimde gülümsemesi kaşlarımın çatılmasına sebep oldu.

"Bugün kimse beni seni yanından ayıramaz" hafifçe doğrulup beni de kendiyle birlike yatağa çektiğinde şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilememiştim.

"Kapıdakini dert etme, Seokjin çoktan göndermiştir" saçlarımın arasına sayamayacağım kez öpücük yerleştirdiğinde bende rahatlamaya çalıştım fakat aklıma gelen şeyle gözlerim fal taşı gibi açıldığında bakışlarımı Jungkook'a çevirdim.

"Ee, biz dün sabah kahvaltısı için bizimkilere söz vermemiş miydik? Aish!" yataktan bu sefer tam anlamıyla kalktığımda kenarda asılı duran kıyafetlerimi alıp giyinmeye başladım.

The Joseon Dynasty ♛ RoséKook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin