💜 İyi Okumalar 💜
☘
•Jungkook'dan•
Sayamadığım gündür yoldaydık ve nerdeyse hiç durmadan atımızı sürüyorduk. Nereye gideceğimizi, nerden devam edeceğimizi bilmeden hareket halindeydik. Hava şartları elverişsiz olsa da, kar da, yağmur da yağsa durmadan ilerliyorduk. Onlardan geriye hiçbir iz bir olmaması, görenin duyanın da olmaması işlerimizi iyice zorlaştırıyordu. Belki de artık bu topraklarda bile değillerdi ama yine de yoldan dönecek, pes edecek halim yoktu. Sevdiğim kadını bulup, ona herşeyi düzeltmek istediğimi söylemek ve af dilemek zorundaydım. Onu geri kazanmak ve yanında olmak zorundaydım. Engel olan herşeyi yakmaya ve onu mutlu etmeye kararlıydım. Biliyordum çok geç kalmıştım ama elimden ne geliyorsa fazlasını yapmak için buradaydım. Fakat şu an için öncelikle onu bulup, yaptığım bütün hataları telafi etmek istiyordum.
Kim bilir benim hakkımda neler düşünüyordu, da ben bu yanlışlığı düzeltemiyordum. Öyle şeyler yaşanmıştı ki, ben bile hâlâ inanamıyordum. Üstelik sevdiğim kadını aramak, onu geri getirebilip tekrar mutlu olabilme hayâllerime karşılık bir nedimeyle bile evlenmiştim. Eğer Rosé benimle gelmeyi kabul edecek olursa, onun nedimesiyle evlenmem karşısında ne tepki verirdi bilemiyordum fakat herşeyi ona ulaşmak için yapmak zorunda kalmıştım. Hoş o, bütün bu yaşananlardan sonra beni isteyecek miydi, emin değildim. Sonuç olarak, o acı çekerken onu koruyup kurtaramamıştım. Harekete geçtiğimde ise herşey için çok geç kalmıştım. Kendimden bile iğrenirken; onun beni affetmeyeceğini biliyor ve neden uğraşıyordum diye düşünüyordum ama ondan böylesine vazgeçemezdim. Beni affetmesi gerekiyordu. Beni dinlemesi gerekiyordu. Ona her zaman inandığımı ve bana ihanet etmeyeceğiden emin olduğumu, asla ne âlim Eunwoo'yu ne de sevdiğim kadını incitecek birşey yapmadığımı anlatmak istiyordum. Ona ihtiyacım olduğunu, onsuz nefes alamadığımı ve onu ne kadar çok sevdiğimi söylemek istiyordum.
"Atlarımızı burada bıraksak iyi olur. Köy hemen şurada majesteleri" Seokjin'in sesini duymamla duraksadım. Ardından atımdan indim ve yularını ağaca bağladım.
Halkımın beni tanımaması ve daha az ilgi için onlar gibi giyinmiştik. Bu sayede aralarında rahat bir şekilde gezinirken, konuşmalarına çoğu zaman kulak kabartmıştım. Memnun oldukları ve olmadıkları şeyler dahil herşeyi hafızama kaydettikten sonra daha ne kadar yararlı olabilirim diye düşünmeye bile başlamıştım. Fakat Rosé'min hakkında çıkan yalan yanlış dedikodular yüzünden sinir krizi geçirmeme çok az kaldığını hissetmiştim. Nasıl böylesine atılan bir iftiraya inanabilirlerdi ki?! Aslında bu gayet normaldi. Benim onlarda değil asıl suçu ana kraliçeye aramam gerekiyordu ki bende öyle yapmıştım. Adım kadar emindim ki, herkese böyle bir dedikoduyu yayan kendisiydi ve ben döndüğümde onu alt etmeden asla rahat edemeyecektim. Aklımda ona dair oluşturduğum planları, Rosé'min güvenliğini sağlayarak ortaya koyacaktım. Bundan sonraki tek ve en büyük hedefim her daim biricik sevgili eşim Roséanne olacaktı. Ondan uzak kaldığım zamanların acısını çıkaracak ve onu bir daha yanlız bırakmayacaktım. Saray ve hanedanlık kuralları artık zerre umurumda değildi. Asıl kuralları döndüğümde baştan gözden geçirecek ve kendi uyguyacağım kuralları devreye sokacaktım. Bunun olması için Rosé'ye ihtiyacım vardı. Onun yanımda olmasına ihtiyacım vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Joseon Dynasty ♛ RoséKook ✓
Historical Fiction[Tamamlandı] Avustralya prensesi Roséanne ve Joseon Hanedanlığı'nın yegâne kralı Jungkook'un büyüleyici aşk hikâyesi... ♛RoséKook♛ THE PIRATE PRINCESS Kitabının II.kitabıdır. 🥇#1- Chaegguk '06.20223' 🥇#1- Rosekook '05.2...