☘
Gözlerimi açtığımda yanımda Jungkook'u görmek bana sanki hâlâ rüya görüyormuşum gibi gelse de; bir süre sonra bunun gerçek olduğunu anlamış ve mutlu bir şekilde yattağım yerden doğrulmuştum. Gece boyu huzursuzlanan prensim, babasın kolları arasında mışıl mışıl uyurken; onlara hayranlıkla bakıp gülümsedim. Jiwoo'yu da sevmişti fakat kendi canından bir parça olan bebeğimizin yarattığı etkiyi yüzünün aldığı ifadeden bile anlıyordum.
"Ne kadar da güzel" içi gidermişcesine söylediği şey karşısında gülmeden edemedim.
"Ne kadar yakışıklı diyecektin herhalde" şaşkınlıkla bana baktığında gözlerinin dolduğunu fark ettim.
"Erkek mi?" başımı salladığımda gözlerimden süzülen yaşları hızla silip gülümsedim.
"Oğlum mu oldu şimdi benim? Bir veliaht prens öyle mi?" diyerek gururla onu bağrına bastı.
"Adını sen koy" gülümsedim.
"Adı.. Seol olsun. Jeon Seol" yanağına minik bir öpücük bıraktığında "Umarım adın gibi gelecekte de efsane olursun, oğlum" onları hayranlıkla seyrederken duygulanmamam işten bile değildi.
"Ne şanslı bir Kralım. Hem güzeller güzeli bir kraliçeye, hem de dünyalar tatlısı iki veliahta sahibim" gülerek söylediği şey karşısında önce beni gülümsetse de kalbimi daraltan şey sayesinde onun kolunu tuttum.
"Jiwoo iyi değil mi?" bakışlarını bana çevirdiğinde başını salladı. "Merak etme, o gayet iyi" gülümsediğinde içimdeki endişe anında kaybolmuş ve dünden beri dert edindiğim şey beni çok rahatlamıştı.
"Peki ya sen iyi misin? Yaran nasıl?" elbisesinin üzerinden görmeye çalıştığım yarası dışarıdan görmek pek mümkün değildi elbette bu yüzden iyi olmasını diledim.
"Endişelenme, bak gayet iyiyim. Herşey yolunda, bebeğim de kucağımda" elimi sıkıca tuttuğunda gülümsemeye çalıştı.
"Peki neydi o karmaşa? Kim senin canına kast etmeye cüret etti?! Neler oldu anlat bana hemen" telaşla sordum.
"Ana kraliçenin yandaşları tarafından tahtı ele geçirme çalışmalarında bulunuldu. Bizi biraz uğraştırdılar fakat bu işin içinde olan herkesi hak ettiği şekilde cezalandırdım. Daha da bi halt etmeye güçleri yetemez çünkü; onları güçlendirecek bir ana Kraliçe artık yok" dişlerini sıktığında şaşkınlıkla ona bakmayı sürdürdüm.
Yapılan bu âdi saldırının sonuç bulmasına sevinmiştim ve son söylediği şeyin anlamını tahmin etmek şaşkınlığımı gizleyemememe neden olmuştu. Ana Kraliçenin zaten her haliyle bir hain olduğunu hepimiz ama en çok da Jungkook tarafından gayet iyi biliyordu. Bana olan düşmanlığını anlayabilirdim fakat bir insan kendi canından, kanından olan oğluna nasıl bunu yapabilirdi? Nasıl onu tahtan indirtmeyi düşünebilirdi? Nasıl onu öldürmeye çabalayabilirdi? Sanıırm tüm bunları asla aklım almayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Joseon Dynasty ♛ RoséKook ✓
Historical Fiction[Tamamlandı] Avustralya prensesi Roséanne ve Joseon Hanedanlığı'nın yegâne kralı Jungkook'un büyüleyici aşk hikâyesi... ♛RoséKook♛ THE PIRATE PRINCESS Kitabının II.kitabıdır. 🥇#1- Chaegguk '06.20223' 🥇#1- Rosekook '05.2...