2.BÖLÜM

118K 3.4K 462
                                    

Asmin sabaha kadar ağlamış ve güçsüzlüğüne lanet etmişti.  Onun sesini küçükken kesmişlerdi. Küçükken dedesi, babası öldüğü gün asminin ağladığını görünce onu sürükleyerek bodruma kapatmıştı çünkü onun annesi yüzünden hem oğlunu hem kızını kaybetmişti.  Asmin o gece sabaha kadar uyumamıştı, karanlıktan korkardı. Dedesi, aşiret büyüklerine bakmak istemediğini söylemişti ama aşiret bunu kabul etmemişti. Mecburen Asmine bakmak zorunda kalmışlardı ama etmediğini bırakmamışlardı. 

Sabaha karşı azda olsa uyuyan asmin kapısının açılmasıyla yerinden fırladı. Gelen yine yengesiydi. 'Kalk kız ne yatarsın, bugün seni istemeye gelecekler hazırlıklara yardım edeceksin. Ay valla kız helal olsun sana nasıl beğendirdin kaynana kendini hemen nikah olsun diye tutturmuş artık senin sırtın yere gelmez ' diyerek kahkaha atmaya başladı. 

'Yenge ne diyosun ben istemiyorum ki . Yenge bana yardım etsen dedemle konuşsan bak bana istediğini yaparsın sesimi bile çıkarmam yeter ki kuma gitmeme karşı çık ' kabul etmeyeceğini bildiği halde bi umut denemişti. 

'Sen salak mısın kız ben seni başımdan atmaya çalışıyorum sen diyosun bana yardım et. Kuma olduysan nolacak doğur çocuğunu rahatına bak . Hem bana kalsa zaten seni ağaya verir miyim sanarsın, verirdim seni yaşlı bir ırgata çeker dururdun ama iştee elimdee değil ' diyen yengesine gözlerini büyüterek baktı. Nasıl bir insan bu kadar kötü olabilirdi ki ? 

'Çabuk gel aşağıya benim tepemi attırma haydii' diyerek gitti. Asmin ağlayarak mutfağa indi. Herkes kendine acımış gözlerle bakıyordu. Fatma Hanım 'Kızım hepsi allahından bulsun elimden birşey gelmiyor affet beni ' diyerek kafasını eğdi. Asmin tebessüm ederek ' Sağol fatma teyze bana bundan sonra Allahtan başkası yardım edemez zaten ' dedi. Hemen hazırlıklara başladı. 

Piroz konağında da hazırlıklar vardı. Uzun uğraşlar sonunda Dildar hanım çiçek ve çikolata aldırmayı başarmıştı. Oğlu kıyameti koparmıştı neymiş zaten kumaymış istemeye ne gerek varmış diye ortalığı yıkmıştı ama Dildar hanım genç kızın masumluğu aklına gelince ne yapıp edip ikna etmişti. 

Azad anasının yaptıklarına artık hiçbir şey demeyecekti biran önce kurtulmak istiyordu. Neye karşı çıksa illa yapıyorlardı. Sinirle odasına girdi. 'Azad isteme nerden çıktı gitmeyeceksin değil?' diyen kadının yüzüne baktı. Azad napsın nere gidip kafasını vursun her yerde karşısına bir şey çıkıyordu. 'Berfin mecburum bitsin artık çok yoruldum ne olacaksa olsun ' diyerek eline takımını alıp hızla çıktı odadan . Genç adam kırmanşah konağının önüne gelince sinirleri tepesine çıkmıştı  gerçekten kız istenecekti kendisine inanamıyordu. 

Asmin hazırlanmış bir şekilde aynadan kendini süzüyordu. Siyah bir elbise giymiş , siyah tülbent takmıştı. Yüzü kireç gibi bembeyaz, gözleri bitkin ve yorgundu. Sanki cenazesi varmış gibiydi. Zaten cenazesi vardı değil mi evlendiğinde yaşayan ölüden bir farkı olmayacaktı. Sessizce aşağıya indi. Bir süre sonra misafirler gelmişti. Asmin mutfakta öylece duruyordu. Korkudan eli ayağı titriyordu. 

Kahveleri alıp odaya girdi. Kafasını yerden kaldırmadan dağıttı. Hemen odadan çıkıp mutfağa girdi. Kimsenin yüzüne bile bakmamıştı. İçeriden kendisini çağırınca stresle odaya girdi. Herkesin ona baktığını hissediyordu. Utançla yengesinin yanına ilerledi. 

'Asmin de geldiğine göre yüzüğünü takalım ' diyen dildar hanım hemen sadece tek yüzüğün olduğu kutuyu çıkardı. Asmin bu detayla gözyaşlarını zor tuttu. Dildar hanım elini tutup yüzüğü taktığında kafasını eğdi . Hemen sonra herkesin elini öpmüştü. Kafasını kaldırıp şöyle bi baktığında kendine sinirle gözlerle bakan bir adamı fark etti bu olmalıydı kocası, çok gülünç değil mi ? kocası olacak adamı bile tanımıyordu. Hemen kafasını eğip mutfağa gitti. 

Yorgunlukla yatağa girdi asmin. Dildar Hanım giderken yarın düğün alışverişine çıkacaklarını söylemişlerdi. Herkes çok normalmiş gibi davranıyordu. Kimse asmin'in yangınını anlamıyordu kendinden yaşça büyük bir adama kuma gitmek, onu nasıl bitirdiğini görmek istemiyorlardı. Genç kız gözyaşları akarken uyumaya zorladı kendini. 

 Azad, Dildar Hanım, Birşah hanım (Yengesi)  ve  Asmin düğün alışverisi için çarşıdalardı. Bir sürü şeyler almışlardı .Asmine fikir sorduklarında 'siz nasıl uygun görürseniz' diyip susuyordu. Zaten içi alev alev yanıyordu en güzel eşyaları alsa ne işe yarayacaktı ki ? Bu evlilik için rıza almayanlar şimdi saçma sapan eşyalar için onay bekliyorlardı bu duruma gülmek istedi .  Asmin bunları düşünürken iç çamaşır dükkanına girdiklerini görünce utancından kıpkırmızı oldu.  

Mağaza çalışanına 'En güzellerini göster kızım bize ' diyen dildar anayla yerin dibine girmek istedi. Ne gerek vardı şimdi, almasalardı da olurdu. Utançla kafasını kaldırıp azada bakındı ama göremedi çok şükür girmemişti. Dildar ananın aldıklarını görünce asla bunları giyemem diye düşündü o kadar açık saçık şeylerdi ki ...

Uzun alışveriş sonrası alınan eşyalar Piroz konağına gitmişti. Sadece beyaz elbise Asmin'in yanına gönderilmişti. Evet gelinlik almamışlardı çünkü kuma gelinler giyemezdi zaten düğünde olmayacaktı yarın öğle saatinde nikah kıyılacaktı ve bitecekti . O kadar basit duruyordu ki ama o nikahtan sonra yanan bedenler kimsenin umrunda değildi. 

Asmin sabaha kadar beyaz elbiseye bakıp ağlamıştı. Genç kız bazen düğünlerde kendi gelinliğini hayal ederdi nasıl evleneceğini düşünürdü  ama boşuna düşünmüş bunca zaman  onun ne bir gelinliği ne bir düğünü olmuştu. En önemlisi de zaten evli olan bir adamla evlenecekti bu yükü nasıl kaldıracaktı bilmiyordu. 

Her şey hazırdı elbisesini giymiş tülbentini  yapmış yatakta oturuyordu. Şöyle bir etrafına baktı odası küçük ve bakımsızdı ama onun dünyasıydı burası . Artık her şey bitmişti onu sevmeyenler kurtuluyordu ondan. gözyaşları akarken öylece bakmaya devam etti.  Kapısı açıldı içeri yengesi girdi.

'Asmin hanım sonunda gidiyorsun kurtuluyoruz senden. gönül isterdi daha kötü kapılara düşesin ama sorun değil azad ağanın karısı berfini duydum, çok zalim bir kadınmış sana neler edecek allah bilir en azından böyle mutlu oluyorum . neyse sakın orda bi hata yapmayasın dönecek bir kapın kalmadı bunu aklına sok o evden çıkarsan ancak mezara girersin ona göre ' diyerek çıkmamı bekledi.

'Benim sana bugüne kadar saygıda , hürmette kusurum olmadı. Bana bu öfken ve kinin neden olduğunu anlamıyorum ama dilerim Allahtan bana ettiklerini senin yanına bırakmasın . ' diyerek kapıdan çıkıp  yavaş yavaş merdivenden indi. Tüm konak avludaydı tüm gözler ise asmindeydi. Dedesi yanına giderek  ' Sen artık kırmanşah değilsin. Gittiğin yere sıkı sıkı bağlan eğer ki kapıma gelirsen ya da seni kapıma atarlarsa gözümü kırpmadan seni vururum. Sakın olaki soyadıma leke getirmeyesin'  diyerek kenara çekildi. 

Gözyaşları akarken yavaş yavaş herkesin elini öptüğünde kimsenin ona sarılmaması kimsesizliğinin bir göstergesi olmalıydı. En son fatma hanıma 'Allaha emanet ol hakkını helal et ' diyerek sarıldı. 'Haydi haydi bekletme kimseyi daha fazla ' diyen amcasına baktı. Kafasını sallayarak son kez dönüp konağa baktı herkes artık git diyen gözlerle ona bakıyordu bir kişi bile sevmemişti onu halbuki ne günahı vardı ki ?  Beklese de kimseden ses çıkmayınca önüne dönüp bekleyen arabaya bindi. camdan bakarken hemen konağın kapısının kapatıldığını görmek son nokta olmuştu. Hıçkıra hıçkıra ağlarken hiçbir yere ait olmadığını , sığınacak bir dalının olmadığını düşündü.  

Asmin korkuyla getirildiği odaya baktı. Konağa girdiğinde kafasını yerden kaldıramamıştı. Dildar hanım gelerek kafasına duvak örtmüştü. Bir süre sonra herkes gelmişti azad  da yanına oturmuştu. Asmin çok korkuyordu olmasın bir engel çıksın diye çok dua etmişti ama ne yazıkki  engel filan çıkmamıştı. Sonunda nikah kıyılmıştı. Asmin artık yaşayan bir ölüydü ruhunu benliğini bu odaya gömmüştü, kumaydı artık ikinci kadındı asla sevilmeyecek hep ikinci planda olacaktı hayat en büyük darbeyi bu şekilde atmıştı ona . 

Bölümü okuyanlar olmuşş ben can sıkıntısından yazmak istemiştim. Çok sarmıyordur belki kitap ama nasıl sizce fikirlerinizi yazarsanız bende ona göre hareket ederim. Teşekkürler hepinize :)

TÖRE (KUMA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin