5.BÖLÜM

113K 2.9K 858
                                    

Berfin sinirle sofrayı kurarken kocasının geldiğini gördü. Arkasına baktığına Asminin de tepsiyle geldiğinde gördü hemen azadın yanına giderek 'Hoşgeldin kocacım ' diyerek yanağından öptü. Asmin ise önünde ki bu tabloya bakmamaya özen göstererek yanlarından geçip masaya tabakları koymaya devam etti. Onlara bakmaya hakkı yoktu onun . Aralarına girmek de istemiyordu çünkü birbirlerini sevdikleri gayet de  gözler önündeydi. Asmin yine düşüncelere dalarak işlerine devam etti.

Azad ise berfinin yanağına ufak bir öpücük kondurarak masaya ilerledi. Oturduğu yerden asminin masayı düzenlemesine baktı. Tabakları, kaşıkları, çatalları her birini özenle koyarak azadın önüne geldi. Azad çekilmeyerek ne yapacağını bekledi. Asmin ise yavaşça düzdüğü halde azadın kalkmadığını görünce mecburen eğilerek tabağını koydu .  Azad, asminin sessizce sofrayı düzüp mutfağa ilerlediğini gördü. Bu haline üzülmedi hak ediyordu kuma gelmeyi kabul ettiyse bunları göze almış demektir. 

Yemekler yenmiş avluda çaylar içiliyordu. Asminde diclenin yanında oturmuş sürekli bir şeyler anlatan kıza kısa kısa cevaplar veriyordu. Dicle tüm ailesini, sevmediği halası ve teyzesini , kuzenlerini ve daha nicelerini tek tek anlatıyordu. Ama asminin derdi başından aşkın olduğu için sadece tebessüm ederek kısa kısa cevap veriyordu. Onların bu sohbetine dildar hanım sevinirken berfin sinirle bakıyordu çünkü beş yıldır dicleyle konuşmaya çalışmasına rağmen ona hiç selam bile vermiyordu ama şimdi o sümüklüyle gayet iyi anlaşıyordu. 

Ciwan ağa ayağa kalkarken ' haydi hepinize sewbaş' diyerek odasına gitti. Asmin de fırsatını bulmuş bir şekilde 'Dicle ben biraz dinlensem ayıp olmaz sana  değil ?' diyerek yorgun yüz ifadesiyle yüzüne baktı.

 'Tabi jınbıram  çok konuştum kafanı şişirdim galiba'  diye güldü.

'Hayır hayır öyle değil gerçekten ben çok yorgunum onun için vallahi'

'Jınbıraa tamam ben takıldım sana , hem çok konuştuğumu da biliyorum haydi git sen' diyen görümcesine minnetle gülümsedi. Dicle bu kızın ne kadar temiz ve saf biri olduğunu anlamıştı ondandır ki yakın davranmaya çalışıyordu. Hem yaşıt sayılırdı. Dicle 19 yaşında asmin ise 17 yaşındaydı yani yaşları yakın sayılırdı. 

Asmin dildar anaya 'Sewbaş jimom ' diyerek odasına gitti. Odasına girince bir oh çekti sonunda biraz dinlenecekti. Gün boyu kendini o kadar sıkmıştı ki her kasları tutulmuş gibiydi hemen sıcak duya girerek rahatlamaya çalıştı. Duştan sonra geceliğini giyerek uyumak için yatağa yattı. Bir süre sonra yorgunlukla uykuya daldı. 

Aradan geçen iki hafta aynı rutinle geçmişti. Gündüz ev işleriyle uğraşan asmin geceleri bazen pencere önünde bazen koltukta uykuya dalardı. Bugün ise büyük misafirler geliyordu. Urfadan  Bedirhan aşireti yemeğe davet edilmişti. Herkes deli gibi koşuşturup büyük dikkatle işlerini tamamlıyordu. Asmin'e kaynanası, yemekleri kendisinin yapmasını söylemişti. Bu büyük görevi aldığı için asmin hem stresli hemde korkuyordu acaba beğenecekler mi diye. Çok özenle titiz şekilde çalışarak yemekleri hazırlamıştı. Odasını gidip duş aldıktan sonra hazırlanmaya başladı. Mor bir elbise giydi başına da aynı tonlarda işlemeli tülbent örttü. Her zaman topuz yaptığı saçlarını açarak omzunda  salınmalarına izin verdi.  Siyah bir sürme çekerek gözlerinin renginin daha da belirginleşmesini sağlayarak en son dudağına hafif pembelik vererek hazır olduğuna kanaat getirdi. 

Bedirhan aşireti geldiğinde ne yapacağını bilmiyordu kendisi çıkıp ellerini öpecek miydi yada kadınlarla beraber yemek yiyecek miydi bunların cevabını bilmeyerek stresle tırnaklarını yemeye başladı. Bedirhan aşireti geldiğinde kendisi de çalışanlarla beraber kapıya çıktı. Avluda selamlaşma başlayınca kafasını kaldırıp baktı. Berfin bordo elbise giymiş yüzüne ben gelinim dedirten bir makyaj yaparak azadın yanında gelenleri selamlıyordu.  Asmin de çalışanlar ne yaptıysa onu yapmaya karar verdi çünkü hata yapmak istemiyordu. Tek tek büyüklerin ellerini öptüler sonra hemen onlarla mutfağa ilerledi. 

Sofralar kurulmaya başlamıştı. Asmin erkekler avluda otururken hemen terasa sofralarını kurmaya başladı. Hızlı hızlı hareket ederken yazma başından düşmüştü bunu fark edince hemen eline alıp tokalarla tutturmuş ve işene devam etmişti ama onu izleyen iki kişiden haberi yoktu. Birisi bedirhan aşireti ağası miran diğeri berfindi. Miran ilk geldiğinden belli genç kızdan gözlerini alamamıştı. İlk başta evin kızı sanmıştı ama sonra ciwan ağa iki kızının olduğu söylemiş ve tanıtmıştı. Bu kız evin çalışanı olmalıydı. O kadar güzel ve naifti ki Miran onu alıp başköşeye koymak istemişti. Berfin ise miranın bakışlarını takip ettiğinde asmini izlediğini görmüştü ve resmen fırsat ayağına gelmişti. Miranı çok duymuştu zamanında, zalim ve kibirli bir ağaydı ve istediği şeyi almadan durmayan biriydi. Buraya da onun için gelmişlerdi. Piroz aşiretinin bazı bölgedeki topraklara  ve işine göz koymuş almadan durmak istemiyordu. 

Yemekler yendikten sonra çaylar doldurulmuştu. Berfin hemen büyük tepsiyi asmine vererek        ' Sen erkeklere dağıt ben kadınlara olur mu ?' dedi. Asmin şaşırmıştı ilk defa berfin kendisiyle konuşuyordu. 'Şey ali gelecekti tepsiyi almaya ikramlıkları götürdü şimdi gelir' dedi. 

'Aliyi beklersek çaylar soğur hadi hadi sen git aliyi görünce verirsin' diyen kadınla tepsiyi alıp odadan çıktı. Berfin alinin terasta olmadığını biliyordu. Çünkü onu  kilere yollamışlardı görmüştü. Büyük keyifle elindeki tepsiyi çalışana vererek hızlıca terasa yürüdü. 

Asmin ise gözleriyle aliye bakıyordu ama yoktu mecburen köşeden çayları dağıtmaya başlamıştı. Azada gelince dişlerini sıkarak 'Bu yaptığını ödeyeceksin' diye tıslamasını duydu. Cevap vermeden dağıtmaya devam etti. Miran ise asminin eline dokunmak için bilerek köşedeki çayı almıştı. Asmin tenine değen elle titredi gözlerini kaldırdığında kendine bakan adamla hemen kafasını eğdi. İşini bitirip hızlıca mutfağa ilerledi. Berfin tüm olanları görmüştü. Bu saatten sonra kumasıyla miran ilgilenecekti kendisinin bir şey yapmasına gerek yoktu. 

Asmin misafirler  gittikten sonra odasına çıkıp hemen duşa girmişti. Havlusuna sarılıp odaya girdiğinde yatakta oturan adamla korkmuştu. Azad öylece kendisine bakıyordu hem de sinirli şekilde. 'Asmin xanım bugünün hesabını almaya geldim' diyerek ayağa kalktı. Asmin, havlusunu sıkı sıkı tutarak  geriye doğru adımladı. O yürüdükçe azad üzerine geldi. Sırtı kapıya değdiğinde tüm gücüyle 'B-ben birşey y-yapmadım '  dedi. Azad sinirle gülerek kolundan tuttu . 

'Sen beni salak mı sanırsın kadın! Geldiğinden belli süslenmeyen kadın bugün ne hikmetse süslenesi tuttu . Sonra o kadar erkeğe çay dağıtmaya kalktı hangi güçle yaptın bunu haa! Sen benim namusuma laf mı getirmeye çalışırsın ?! Eğer  bana bir laf getirirsen  ölümlerden ölüm beğen' diyerek sinirle bağırmaya devam ediyordu.  Asmin  bir namusuma söz edilmediği kalmıştı onu yaptılar diye düşünerek cevap verdi. 

'Ben asla kendi namusuma söz getirmem ağam merak etmeyesin. Ali alacaktı tepsiyi ama gelmeyince mecburen ben dağıttım . ' diyerek gözlerine baktı .

'Sus! Bana cevap vermee cümle kuramayan kız bana şakır şakır cevap veriyor bak sen küçük yılanaa ' diyerek daha da yaklaşarak bileğini sıktı. Asmin bileğini kurtarmak için diğer eliyle elini iterken üstünden kayıp giden havluyla gözleri irileşti. Hemen havluya uzanmak isterken azad iki kolunu tutarak kapıya yasladı. 'Benim olan şeyleri saklamana gerek yok .' diyerek gözleriyle vücudunu süzdü. Asmin utançla 'b-bırak' diye yalvardı. Ama azadın bırakmaya niyeti yoktu daha çünkü gece daha yeni başlıyordu.

Sizce miran mı yoksa azad mı ? 

TÖRE (KUMA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin