25. Bölüm

114K 5.7K 137
                                    

Genç kız ellerini kaldırarak başının üzerine doğru sabitlemiş ve derince bir nefes almıştı. Sabaha kadar bitirme tezi üzerinde çalışmış olduğundan uykusuzluk gözlerinden akıyordu. Oturduğu yerden kalkarak gerinmesine devam etmişti. Bu gün cumartesiydi ve hiçbir planı yoktu. Arkadaş dediklerine artık güvenemeyeceğini hissettiği için evden dışarıya çıkmak istemiyordu. Bu durumu da tezi üzerinde çalışmakla fırsat bularak geçirecekti. Odasından çıkarak yiyecek bir şeyler almak için mutfağa inmişti. Aşağıdan sesler gelse de umursamadan mutfağa geçti.

Doğu ise dün gelen Esra'nın avukatı ile telefonda konuşuyordu. Adam Doğu'nun sabrını resmen zorluyordu. Gelecek hafta davanın ilk duruşması vardı. Telefon konuşmasını tamamladıktan sonra genç adam ellerini öfkeye saçlarına daldırmıştı. Aynı öfkeyle odasından çıkarken karşısına elinde sandviç ile çıkan Güneş'i görünce duraksamıştı. Genç kızın üzerinde pembe kısa kollu tişört ve altında da gri saten pijaması vardı. Onun bakışlarını gören Güneş yutkunarak ağzına götürmekte olduğu sandviçini aşağıya indirerek duraksamıştı. İkili bir süre birbirine konuşmadan baktıktan sonra genç kız kendisine gelerek odasına doğru ilerlemeye devam etmişti. Birkaç adım Doğu'yu geçtikten sonra genç adamın sesini duymuştu. 

"Bugün bir planın var mı?" Güneş gelen soru ile duraksayarak ağır bir şekilde arkasını dönüp genç adama baktı.Onun ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışan bakışlarla genç adamı süzüyordu. "Neden soruyorsun?" Doğu onun temkinli davranmak isteyişi karşısında gülümsemeden edememişti. Doğu bile gülümsediğinin farkında değildi. "Işık ile gezmeye gideceğiz, sende gelmek ister misin?" Doğu aslında sormak istediğini farklı bir şekilde sorduğunu biliyordu ama genç kıza direkt olarak sormaya çekinmişti. Güneş omzunu silkeleyerek "Ders çalışmam gerekiyor, siz baba oğul gidin!" Doğu reddedilmenin sinirini yansıtmamaya çalışırken çıktığı çalışma odasına yeniden girmişti.Güneş onun ardından dişlerini sıkarak bakarken söylenmeden edememişti.

"Israr etsen ölürdün değil mi?" sessiz bir şekilde söylenen genç kız odasına gitmişti. Elinde ki sandviçe bakarak bu kez kaçan iştahına söylenmeye başlamıştı. Hem Doğu'ya söyleniyor hem de kendisine. 

Kapısının tıklatıldığını duyduğunda genç kız başını önünde ki bilgisayarından kaldırarak odaya giren kişiye çevirdi. Gözlerini kısarak kendisine masum bir şekilde bakan küçük çocuğun tedirginliğini anlayabiliyordu. En son birlikte sinemaya gitmişlerdi ve bu yüzden babası ile kavga ettiğini bilen Işık'ın kendisine mesafeli olması genç kızın içini acıtmıştı. "Gelsene hayatım!" Işık küçük adımlarla odaya girerken arkasından kapıyı kapatmıştı. Gözlerini yerden kaldırmayarak "Güneş abla, bana kızgın mısın?" diye sorduğunda genç kız şaşkın bir şekilde çocuğa bakmıştı. "Sana neden kızayım ki?" Işık bakışlarını yerden kaldırarak çekinik bir şekilde Güneş'in yüzüne bakmıştı. "Ama bizimle gelmek istemedin, babam sana benim yüzümden kızdı!" Güneş dayanamayarak yerinden kalkıp küçük çocuğa doğru birkaç adımda yaklaşarak hızla kollarının arasına çekmişti. Derin bir iç çekerek kollarını daha da sıkarak "Ben sana nasıl kızabilirim ki, o kazma babana kızdım!" Işık kıkırdayarak kollarını genç kızın boynuna dolamıştı. "Gelecek misin bizimle?" Güneş içinden kocası olacak adama söyleniyordu. Küçük çocuğun duygularını bu şekilde kullanmak istemiyordu ama onu da kırmak istemiyordu. Başıyla onayladıktan sonra "Tamam, senin için geleceğim" demişti. Işık sevinçle genç kıza daha da sarılırken Güneş kapının yeniden tıklatılması ile çocuktan ayrılmıştı. 

"Işık hadi oğlum gidiyoruz." Güneş kapıdan seslenen Doğu'ya görmese de öfkeli bir şekilde bakış yollamıştı. Nitekim odaya girmemiş sadece kapıyı tıklatarak oğlunu çağırmıştı. Küçük çocuktan ayrılıp odanın kapısına giderek kapıyı açmış ve koridorda yürüyen adama ters bir bakış atarak "Bekleyiver birkaç dakika, bende geleceğim." dedi. Doğu yüzünde ki gülümsemeyi genç kıza dönmeden yüzünden yok etmişti. Arkasını dönerek umursamaz bir şekilde genç kıza "Beş dakikadan fazla beklemem, acele etsen iyi edersin. Madem geleceksin!" diye uyarıda bulunurken yüzünü ifadesiz tutmaya özen göstermişti. Güneş dişlerini sıkarken öfkeyle ayağını yere vurmamak için kendisini zor tutmuştu. Kapıyı genç adamın yüzüne sert bir şekilde kapatırken Doğu yeniden gülümsemişti. Işık odadan çıkarak babasına sarılırken sessiz bir şekilde babasının kulağına "Gelmesi için onu ikna ettim babacım, bana ne alacaksın?"dediğinde Doğu oğlunun ağzını eliyle kapatarak kapıya doğru bir bakış atmıştı. "Tamam, ne istersen alacağım ama bu aramızda bir sır olarak kalacak tamam mı?" Işık hızla başını sallarken ilk kez babasının gözünde küçük bir çocuk olduğunu yeniden hatırlatmıştı. Her zaman yaşından büyük davranan küçük çocuğun bu şekilde davranması genç adamı mutlu etmişti. İkili aşağıya inerek kapıda genç kızı beklemeye başlamıştı. 

Üzgünüm Sana Aşık Oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin