54. Bölüm

101K 5.3K 112
                                    


“Seni Seviyorum! Seni hep sevdim… Sana aşığım!”

Doğu duyduğu sözlerle donup kalmıştı. Yer ayaklarının altından çekiliyordu sanki. O an nefes almayı unutmuş bir şekilde karşısında kucağında bebekle duran karısına bakıyor ama bir türlü ağzını açıp konuşamıyordu. Kalbi deli gibi atarken ne diyeceğini nasıl davranacağını, elini ayağını nereye koyacağını şaşırmış bir şekilde yüzünü kapatmıştı. Sonun da derin bir nefes alarak kahkaha ile gülme arası bir ses çıkarırken Güneş tedirginlikle kocasına bakıyordu. “Doğu, iyi misin? Bir şeyler söylesene.” Doğu ellerini yüzünden çekerken içinden taşan tüm aşkla genç kıza bakıyordu. Güneş o bakışlar karşısında yutkunurken Doğu birden genç kızı kollarına alarak sıkıca sarmış ve kahkaha atarak “Çok şükür! Çok şükür hala kalbindeyim, seni çok seviyorum, seni her zaman sevdim!” dediğinde Güneş onun davranışına elini araya koyarak onu uzaklaştırmaya çalıştı.

“Doğu, bebek…” Doğu genç kızın melodik sesinin kulaklarında yankılanması ile derin bir iç çekmişti. Genç adamın kulaklarına farklı bir ses gelince hızla geri çekilip arada kalan bebeğe bakmıştı. Bebek ağlamaya başlayınca ikilinin ayrılması kaçınılmaz olmuştu. Doğu yüzünü asarak “Şu hale bak, sevdiğime doğru düzgün sarılamıyorum bile.” Doğu’nun sözlerine gülümseyerek gözlerini kaçıran genç kız burnunu bebeğin boynuna gömerek derince kokusunu içine çekmişti.

“Sen Doğu amcana bakma hayatım, o sadece kıskançlık yapıyor.” Doğu homurtu gibi bir ses çıkararak dudaklarını genç kızın alnına bastırmış ve “Ben Işık’ı arayacağım, bu gece burada kalacağımı haber vereyim.”
“Ama Doğu onu yalnız…”
“O yalnız değil hayatım, Şahin yanında ve inan keyfine diyecek yoktur şimdi!” Güneş tek kaşını havaya kaldırarak “Bence fırsatçılık yapıyorsun, Işık yokken kendi keyfini düşünüyorsun.”
“Keyif yapabileceğimi pek sanmıyorum karıcım, en azından o kucağında ki küçük yaygaracı bizimle yatacakken. Ne talihsiz bir adamım ben, karımla bir türlü baş başa kalamadım.” Güneş onun söylene söylene merdivenlere yönelmesini şaşkınlıkla izlemişti. Doğu telefonunu alarak Şahin’i aramış ve oğlunun söylenmelerini dinlemişti.
“Anneme giderken beni götürmedin baba, bunun için seninle konuşmayacağım artık.”
“Annenin yardıma ihtiyacı vardı oğlum, hem sen okuldaydın…”
“Beni okuldan alabilirdin…” Doğu küçük bir çocuğa hesap verdiğine inanamıyordu. Işık’ın Güneş’e bağlılığı şaşılacak derecedeydi. Derin bir iç çekerek “Hadi ama aslan parçası, annenle biraz yalnız kalmaya benim de hakkım yok mu? Hem çiftliğe geldiğinde seninle ilgilenmekten benim yüzüme bile bakmayacak.”
“Doğu bu söylediğin çok ayıp, küçük bir çocukla atıştığına inanamıyorum.” Güneş odaya girdiğinde Doğu’nun konuşmasını duymuş ve kaşlarını çatarak genç adama bakmıştı. Işık annesinin sesini duyunca telefondan sesini ona duyurmaya çalışmak için bağırınca Doğu irkilerek telefonu kulağından uzaklaştırmıştı.

“Baba, annemle konuşmak istiyorum.” Doğu telefonu karısına uzatırken onun kollarında uyuklayan bebeği almak için ellerini uzatmıştı. Güneş şaşkın bir şekilde kocasına bakarken Doğu onu rahatlatmak için gülümsemiş ve “O telefonda konuştuğunu ben büyüttüm, yani bir bebek nasıl tutulur biliyorum!” dediğinde Güneş’in içi acımıştı. Şu birkaç günde Güneş bebekle neler çektiğini hatırlayınca Doğu’nun yaşamış olabileceği zorlukları tahmin bile edemiyordu. Sonunda bebeği onun kollarına bırakarak telefonu kulağına götürmüştü.

“Hayatım, nasılsın?”
“Anne babam beni almadı yanına.” Işık’ın sesi neredeyse ağlayacak şekilde çıkıyordu. Bunu hisseden genç kız içinin ezildiğini hissetmişti. “Babanın acil gelmesi gerekiyordu hayatım, ona kızma tamam mı? Hem sana bir sürprizim var, bir kardeşin oldu…” Işık şaşkın bir şekilde Güneş’e “Sizin çocuğunuz mu oldu?” diye sorarken Güneş’in bakışları kocasına çevrilmişti. Doğu kollarında ki bebeği dikkatli bir şekilde yatağa yatırmaya çalışıyordu. Gülümseyerek ona bakarken “Hayır hayatım, annenin…” kısa bir duraksama yaşadıktan sonra derin bir iç çekerek konuşmasına devam etmişti. “Esra’nın bir bebeği oldu, üstelik çok güzel bir kız…” Işık sessizleşmişti. Konuşmayınca Güneş “Işık, bir şey söylemeyecek misin?” dedi. Işık telefonu kapatmadan önce “Seni özledim anne, ne zaman geleceksin sen?” dedi. “Güneş’in yüzü asılmıştı. Işık bebek hakkında bir şey söylememişti. Derin bir iç çekerek “Hafta sonu senin için geleceğim hayatım, şimdi Şahin abini üzme ve baban gelince de uslu dur.”

Üzgünüm Sana Aşık Oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin