35. Bölüm

127K 6.5K 176
                                    

Yapılan yorum ve voteler çok mutluluk verici teşekkür ederim. Umarım bu şekilde yorum yapmaya devam edersiniz. Bu bölümde daha fazla yorum istiyorum. Biraz morale ihtiyacım var...

***********

Aslı hanımın tabaklara koyduğu yemeklere aç bir şekilde bakan küçük çocuğun yüzü gülümsüyordu. Babası masa başında ki yerini alırken yemek masasında hala yerini almayan Güneş'i merak ederek "Baba, annem yemek yemeyecek mi?" diye sorduğunda Doğu şaşkınlıkla oğluna bakmıştı. Güneş'e anne dediğini duymak genç adamın içini garip bir hüzünle doldurmuştu. Sekiz yaşındaki oğlunun anne özlemi çektiğini biliyordu ama kendi annesine adıyla hitap ederken başka bir kadına anne demeye bu kadar hevesli olması ister istemez onu üzmüştü. Sorumlu kişi acaba kendisi miydi? Düşünceler beynini kemirirken eski karısına oğlunu doğurması için yaptığı baskıyı yeniden hatırlamıştı. Ya Işık onun gerçek oğlu olmasaydı o zaman çocuğun çekebileceği acıların tüm sorumluluğunu kendisi üstlenmek zorunda kalacaktı. Esra'nın ısrarlarına rağmen onu eve kilitleyerek bebeğin doğmasını sağlamıştı.

Kadınlara olan tüm güvenini Esra'yı kendi evinde başka bir adamla yakaladığında kaybolurken karnında ki bebeğin kendi canından olma ihtimalini yabana atamazdı. Özellikle böyle bir ihtimal varken onu aldırmasına izin veremezdi. Sonunda bebek doğar doğmaz yapılan testle bebeğin babası olduğunu kanıtlamış ve oğlunu istemeyen karısına yüklü miktarda para vererek çocuk üzerinde hak iddia etmeyeceğine dair belgeleri imzalatmıştı. Oğlunu kolları arasına ilk bıraktıkları o anda içindeki tüm öfke yok olmuştu. Sadece oğlu için Esra'yı affedebilirdi ama kesinlikle onun hayatında yeri olmayacaktı. Yıldırım hızıyla karısından boşanırken velayette anne isteği üzerine babaya verilmişti. Ne çelişki ama...

Sekiz yıl sonra geri gelerek oğlunu almak istemesi, üstelik buna büyükbabası öldükten sonra kalkışması genç adamın içinin yeniden öfkeyle kaplanmasına neden oluyordu. Esra paranın kokusunu almış olmalıydı. Gerçi kendisi de iyi kazanıyordu. Hatta ülkenin sayılı zengin genç iş adaları arasına bile girmişti. Esra'ya bunun için teşekkür etmesi gerekiyordu aslında. Sırf onun yüzünden kendisini işine vermiş ve başarısını gün geçtikçe arttırmıştı. Düşüncelerine Işık'ın sorusuyla ara vermişti genç adam. 



"Baba Güneş ablaya anne demem seni kızdırır mı?" Doğu oğlunun masum yüzüne bakarak gülümsemişti. "Bu beni neden kızdırsın ki? Ayrıca bana değil Güneş'e sormalısın." Işık babasının sözleri ile kıkırdamaya başlamıştı. "Ona sordum ki, o da kabul etti söylememi." Sözlerini tamamlayan küçük çocuk yemek odasına giren Güneş'i görünce gülümseyerek "Annem de geldi!" değinde Güneş olduğu yerde donup kalmıştı. Kısa bir süre duraksamanın ardından içinden buna alışması gerektiğini kendisine söylese de zor olacağının farkındaydı. Masaya doğru ilerleyerek üzerinde ki yakıcı bakışlara aldırış etmemeye çalışıyordu. Doğu genç kızın salona girmesiyle bakışlarını ona dikmişti. Masadaki yerine geçene kadar genç kızın üzerinden bakışlarını çekmeyen genç adam Güneş'in Aslı hanıma "Bana sadece çorba verir misin Aslı abla?" diye sormasıyla homurdanmıştı.

"Aslı abla sen yemekte koy ona..." Güneş genç adama ters bir şekilde bakarak "Çorba yeterli abla!" dedi. Doğu onun inadı üzerine bir şey söylemeyerek yeniden yemeğine odaklanırken Güneş içinden genç adama söylenmeye başlamıştı.

"Pis, fırsatçı... Ben sana soracağım benimle bu kadar uğraşmanı." Ağzının içinde kelimeler yuvarlanırken Işık babasıyla Güneş arasında ki atışmayı izlemeye çalışıyordu. "Anne, babam seni kızdıracak ne yaptı?" Genç kız bakışlarını çocuğa çevirerek gülümsemişti. "Babanın varlığı yeter hayatım..." Doğu duyduğu cevapla hızla başını kaldırıp genç kıza bakarken Güneş sinsi bir şekilde genç adama gülümsemişti. 

Üzgünüm Sana Aşık Oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin