"Arkadaşlar öncelikle 41. bölüm için 41 kere maaşallah diyelim. Bölümlere yorum yapan herkese çok teşekkür ederim. Bu bölümde birçok şeyin cevabını alacağınızı umuyorum. Yorum ve votelerinizi bekliyorum. İyi okumalar..:d
************
Genç adam karşısında ki adama uzun süren bir sessizlikle bakmıştı. Melih düşünceliydi ve o da ne yapacağını bilmez bir vaziyette davranıyordu. Kapının tıklatılmasıyla odaya Nerisa girmiş ve Melih'e ters bir bakış atarak "O kadınla nereye gittin?" diye sorgularcasına sormuştu. Melih içinden 'Bir sen eksiktin' diye söylenirken Doğu onları yalnız bırakarak çalışma odasından sessizce ayrılmıştı. Şu birkaç günde hayatı oldukça hareketli ve yorucu geçiyordu. Odasına çekilerek dinlenmek istedi. Ağır adımlarla merdivenleri çıkarken omuzlarında koca bir yük taşıyormuş gibi hissediyordu. Odaya girdiğinde Güneş'in uyumuş olmasını dilemekten başka bir şey yapamamıştı. Derin bir iç çekerek odasının kapısında bir süre bekledi. 'Hadi bakalım kazamız mübarek olsun.' Odaya sesiz bir şekilde girerken loş olan ortamdan yatakta kimsenin olmadığını görememişti. Güneş'in uyuduğunu düşünerek sessizce banyoya geçmiş ve elini yüzünü yıkayarak üzerini değiştirmişti. Elinde havlusu ile odaya girdiğinde sessiz olmaya özen gösteriyordu. Yatağa yaklaştığında ise beklediği kişiyi göremeyince kaşları çatılarak söylenmeye başlamıştı. "Yine nerede bu kız? Eğer Işık'ın odasındaysan sana yapacağımı bilirim!" diyerek hızla oğlunun odasına girmiş ancak odada ne Işık ne de Güneşin olmadığını görünce dişlerini sıkmıştı. Etrafına bakınmaya başlayan genç adam yatağın yanında ki komodinin üzerinde bulunan kağıt parçasına dikkat çekmişti.
Doğu'ya
Işık ve Asya ile bir süreliğine gidiyoruz. Hafta sonu oğlunu sana getiririm. Biliyorum Işık'ı belki de yanıma almamalıydım ama işlerinin arasında nasılsa ona vakit ayıramayacağını düşünerek onu da yanımda götürmeye karar verdim. Evinde istediğin kişiyi ağırlayabilirsin ama beni o misafirlerle aynı çatı altında kalmaya zorlayamazsın. Onlar gittiğinde geri döneceğim.
Not: Öfkelendiğimde gözümün hiçbir şeyi görmediğini bilmen gerekirdi.
Doğu elindeki kağıdı avucunun içinde sıkarken "Kemal!" diye öfkeyle bağırmıştı. Odadan hızla çıkarken önce kendi odasına girmiş ve üzerini değişmiş sonra da Kemal'e seslenerek kapıya doğru yönelmişti. Güneş'in yaptığına inanamıyordu. Onun hoşlanmadığı kişilerle yan yana durmadığını elbette ki biliyordu ama onu asıl sinirlendiren kendisini yanlış anlaması olmuştu. O evini benimsediği için mutlu olurken karısı onu yanlış anlayarak evi terk etmişti. Dişlerini sıkmaktan çenesi ağrıyan genç adam Kemal'in uykulu bir şekilde kendisine doğru gelmesini sabırsızlıkla izliyordu. "Acele etsene be adam!" Kemal patronunun sert çıkan sesi karşısında biranda uyku sersemliğini üzerinden atmıştı. Melih ile Nerisa da çalışma odasından çıkarak öfkeli adama bakarken Doğu daha da öfkelenerek Melih'in yakasına yapışmıştı.
"Dua et başlarına bir şey gelmeden karımı ve oğlumu bulayım. Anlaşıldı, bu iş anlaşmasını yürütemeyeceğiz biz." Melih yakasında ki ellere bakarken kısık gözleri öfkeden gözü dönmüş adama çevirmişti. "Kendinize gelin, bu şekilde davranmanıza izin veremem." Nerisa şaşkın bir şekilde iki adama bakıyordu. Kemal patronunun sözlerinden hiçbir şey anlamayarak "Güneş hanıma bir şey mi oldu?" diye safça sorarken Doğu ellerini Melih'in üzerinden çekerek "Güneş Asya ile birlikte yanına Işık'ı da alıp evden gitti." Melih Asya'nın gittiğini öğrenince en az Doğu kadar sinirlenmişti.
"Asya gitti mi?" sesi o kadar öfkeli çıkmıştı ki Nerisa korkuyla bir adım geri sıçramıştı. Doğu ona, alaycı bir şekilde genç adama bakıyordu. "Kadına artık ne yaptıysan seninle aynı çatı altında kalmak istemedi." Nerisa genç adamın öfkeli davranışları karşısında dayanamayarak "Neler oluyor Melih, neden bu şekilde davranıyorsun?" dediğinde Melih'ten aldığı tek cevap öldürücü bakışları olmuştu. Nerisa aklına gelen düşünceler ile bazı şeylerin farkına varınca inanmaz bir şekilde genç adama bakmıştı. "Ne yani, Türkiye'ye gelince bulunmasını istediğin kadın o mu?" diye sorduğunda Melih onu dinlemeden hızla evden ayrılmıştı. O da en az Doğu kadar öfkeli ve endişeliydi. Şuanda Asya'nın kim olduğu bilinmese de öğrenilmesi an meselesiydi. Başına gelecek şeylerin sorumlusu olmak istemiyordu. Doğu da onun peşinden evden çıkarken Melih'in arabaya binmiş olduğunu görmüş ve onunla aynı arabaya binmişti. "Karını bulduğum anda elimden çekeceği var..." Melih'in tehdidini umursamayan genç adam cevap vermişti. "Senden önce bana hesap vermesi gerekecek. Evi terk ettiğine inanamıyorum." İki adam da öfkeliydi. İkisinin de tek dileği onları bulmaktı. Doğu biraz sakinleştikten sonra bakışlarını kuşkuyla genç adama çevirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üzgünüm Sana Aşık Oldum!
RomantizmBirlikte büyüyen Güneş ve Doğu'nun yıllar sonra yeniden bir araya gelerek hissettikleri aşkı keşfetmesiyle her şey değişiyor. Tam sekiz yıl sonra Doğu dedesinin ölümüyle doğduğu çiftliğe dönmüştür. Adı gibi etrafı ısıtan Güneş'in hala çiftlikte ka...