47. Bölüm

97.4K 4.9K 156
                                    

Alıntı.

Büyük konağın avlusundan içeriye giren arabayı gören çocuklar koşarak babasının yanına gelmişti. Sedat ise hiç oralı olmayarak bahçedeki çardağa doğru ilerliyordu. Babası onu görünce dayanamayarak "Bir şey sormayacak mısın?" dedi. Sedat kısa bir an duraksadıktan sonra babasına bakmadan "Sorsam ne değişecek?" diye karşılık vermişti. Babası hafif kıkırdarken oğlunun arkasından çardağa yönelmişti. "Merak etme, belki de evlenmezsin!" diye seslenen Cemal Bey oğlunun dikkatini çekerek kendisine dönmesini sağlamıştı. "Ne demek bu? Kızı beğenmedin mi yoksa?" diye soran Sedat, garip bir hisle dolmuştu. Cemal Bey başını sallayınca Sedat derin bir nefes alarak babasının kızı beğenmediğini sanmıştı.

"Ben kızı beğendim de o seni beğenmedi anlaşılan!" Sedat şaşkınlıkla babasına bakmıştı. Yutkunmadan edemeyen genç adam kardeşinin şakası ile sert bir şekilde bakışlarını Yağız'a çevirmişti.

"Desene baba akıllı kızmış!"

Benim Küçük Gelinim kitabından. ..

**************

Güneş kulağının dibinde yankılanan sesle yerinde doğrulurken yüzünde sinsi bir sırıtma vardı. Işık babasının yüksek çıkan sesi ile sıçrayarak babasına bakmıştı. Gözleri uykulu bir şekilde "Ne oldu baba rüya mı gördün?" diye sorarken küçücük aklı ile babasının daha uyumadan rüya gördüğünü sanmıştı. Güneş onun sözlerine gülümseyerek "Evet canım baban rüya gördü. Uykusunda aşı oluyormuş!" derken imalı bir şekilde Doğu'ya gülümsemiş ve Işık'a göstermeden elinde ki iğneyi genç adama göstermişti. Doğu bir eli acıyan kolunu sıvazlarken ters bir şekilde Güneş'e bakıyordu. Genç adam sırıtarak tekrar başını yastığa koyarken Doğu oğlunu ortaya alarak sırtını genç kıza çevirmişti. Şuanda Güneş'in yüzüne bakarken kahkahasını engelleyemeyeceğinin farkındaydı. Bir elini ağzına götürürken Güneş yaptığı   için üzülmeye başlamıştı. Acaba ileriye mi gitmişti? Ama o da oğlunun yanında sürekli kendisini sıkıştırıyordu. İçli bir nefes alarak, Işık'ın kendisine sarılarak başını göğsüne yaslaması ile yeniden düşüncelere dalmıştı. Doğu'nun sırtını dönüp yatmasıyla içinde bir şeylerin eksildiğini hissetmişti. Nereden bilebilirdi ki onun çocukça davranışı karşısında kocasını kahkahaya boğulmamak için çabaladığını. Sonunda dayanamayan Doğu yataktan kalkarak hızlı adımlarla odadan çıkmış ve sesi çıkmamasına özen göstererek gülmeye başlamıştı. Bir yanda koluna dokunuyor diğer yandan kendine gelebilmek için mutfaktan bir şeyler almaya gidiyordu. Soğu bir su kendisine gelmesini sağlayabilirdi.

Güneş huzursuzdu, yatağında dönüp duruyordu. Doğu hala gelmemişti ve bu genç kızı hayal kırıklığına uğratmıştı. Kocası... Düşüncelerinin beynini kemirmesine engel olamayarak yavaş bir şekilde yataktan kalkarak Işık'ın üzerini örtmüş ve ağır adımlarla odadan çıkmıştı. Doğu sonunda sakinleşerek mutfakta oturmuş elindeki soğuk suyu yudumlarken bir yandan da düşünüyordu. Dava iki gün sonraydı sonunda erkene alınabilmişti ama acaba sonucu ne olacaktı? Derin düşüncelerden Güneş'in sesi ile çıkmıştı.

"Özür dilerim!" Doğu ağır bir şekilde başını çevirerek yüzü asık olan karısına bakmıştı. Onun üzgün görünüşü genç adamın da üzülmesine neden olmuştu. "Ben sadece..." Doğu onun ıslanan gözlerini, görünce hızla yerinden kalkarak, genç kadını kollarının arasına almıştı. Güneş üzgün bir şekilde "Canını yakmak istememiştim, özür dilerim!" dediğinde Doğu gülümsemeden edememişti. Her zaman böyle değil miydi zaten? Küçük kız çocuğuyken kendisini kıskanıp sopayı ayaklarına geçirerek önce kaçar sonra dayanamayarak dolu gözleri ile genç adamın karşısına geçerek 'Özür dilerim, çok acıdı mı?' diye sormaz mıydı? Geçmişe dönen genç adamın içi acımıştı.

Üzgünüm Sana Aşık Oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin