"Efendim neden onunla evlenmiyorsunuz?"
Doğu öfkeyle odada dolaşıp duruyordu. Kemal onu izlerken tedirgindi. Sonunda masasının başına geçen genç adam yardımcısına dönerek "Hemen avukatı çağır, ayrıca Şahin'e söyle Işık'ın gölgesi olsun. O kadın oğluma yaklaşmayacak!" Kemal başı ile onu onaylarken odadan çıkmak için izin istemişti. Salondan geçerken Güneş'in hala yerinde oturduğunu görünce duraksamıştı. "Güneş hanım?" genç kız hayal aleminde genç adama bakmıştı. Sonra ağır bir şekilde oturduğu yerden kalkarak odasına doğru adımladı. Kemal şaşkın bir şekilde genç kızın gidişini izlerken içinden de "Bu da normal değil!" diye söylenmeden edememişti.
Güneş odasına girerek kapıya yaslamıştı sırtını. Kalbi deli gibi atıyordu. Düşüncesi bile genç kızı bu kadar heyecanlandırırken gerçek olması heyecandan ölmesine neden olabilirdi. Derin derin nefes alarak yatağına doğru ilerlerken kapının tıklatılmasıyla olduğu yerde kalmıştı. Hemen ardından açılan kapıdan başını uzatan orta yaşlı çalışan kadın genç kıza gülümseyerek "Erkencisin kızım, aç mısın?" diye sormuştu. Güneş yemek düşünecek durumda değildi. Derin bir iç çekerek "Ben şimdi ne yapacağım? Onun yüzüne nasıl bakacağım?" genç kızın davranışları ile gülümseyen kadın ağır adımlarla onun yanına gitmiş ve Güneş'in sırtına elini koyarak onu rahatlatmaya çalışmıştı.
"Ne oldu kızım?" Güneş kadının kendisine sıcak bir şekilde kızım demesi ile bakışlarını ona çevirmişti. Hiç bir zaman anne sevgisini tatmamıştı. Annesi o bebekken ölmüştü ve babası bir daha evlenmemişti. Yanakları utançla yanmaya başlarken bu kadar utangaç olduğu için kendisini suçlamadan edemiyordu.
"Kemal! O bizim evli olduğumuz yalanını söyledi ve ben onun yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyorum!" Kadın tiz bir kahkaha atmış sonra da utanmış gibi hemen elini ağzına götürerek kahkahasını gizlemeye çalışmıştı. Güneş ters bir şekilde ona bakarak "Bu sence komik mi? Ben burada endişeden ne yapacağımı bilmiyorum." Kadın onun ellerini alarak sevgiyle sıkmıştı. "Bu kadar endişe etmemelisin. Eminim Doğu Bey bunu senin kadar dert etmiyordur. Ayrıca sen neden utanıyorsun ki? Hem belki bu sayede senin farkına varmayı akıl eder o akılsız oğlan!" Güneş ağzı açık bir şekilde kadının gülümseyen bilmiş yüzüne bakıyordu. "Bu... Sen..." kekelemeye başlayan genç kıza sarılarak "Hadi biraz dinlen sen, bir saat sonra yemek için seni kaldırırım. Hem o zamana kadar Işık da gelir. Biraz enerji toplamalısın!" kadının odadan çıkışını hayal perdesi ardından izleyen genç kız güçlükle kendisini banyoya atarak elini yüzünü soğuk suyla yıkamıştı. Doğu çalışma odasında düşünmekten çıldırmak üzereydi. Yemek saati yaklaşıyordu ve Güneş'i göreceği için tedirgindi. Başını iki yana sallayarak en son ne zaman bu kadar tedirgin olduğunu hatırlamıyordu bile. Solukları öfkeyle burnundan dışarıya çıkarken sonunda kapının sert bir şekilde açılması ile tüm düşüncelerinden sıyrılmıştı.
"Babacım!" Işık koşarak babasının boynuna atlamıştı. Onun bu hareketi ile bazen unuttuğu hisleri yeniden hatırlıyordu. O da ailesini küçük yaşta kaybetmişti ama neyse ki büyük babası ona sahip çıkarak büyük bir sevgiyle büyütmüştü. İçinde büyüyen pişmanlık yeniden yüzünü göstermişti. Gözlerini kapatarak bu anın tadını çıkarmaya çalıştı. Gülümseyerek geri çekilen küçük çocuk "Bana ne getirdin baba?" diye sorarken Doğu da aynı gülümseme ile karşılık vererek "Odana bakmak ister misin?" diye sormuştu. Işık hızla odasına doğru koşarak sevinç çığlıkları atıyordu. Onun sesleri evin içinde yankılanırken Doğu elini alnına koyarak bu güzel sesin asla bu evden mahrum kalmasına izin vermeyeceğine yemin etmişti. Ne olursa olsun, oğlunu kimse alamazdı. Güneş yerinde doğrularak etrafına bakınmaya başlamıştı. Başı müthiş ağrıyordu. Amaçsız ağrının nereden geldiğini bilse de buna aldırmamaya çalışıyordu. Gözlerinde sis perdesi olmuştu. Gözyaşları yanağından aşağıya doğru akarken onları durdurmak için elinden bir şey gelmiyordu. Yine migren ağrısı tutmaya başlamıştı. Ağrısı dayanılacak gibi değildi. Yatağından güçlükle kalkarak çantasından ilacını almak istemiş ama birden dengesini kaybederek yere kapaklanınca yerinden kalkmak için hiçbir çaba sarf etmeye gerek duymamıştı. Gözlerini kapatarak iki elini yanda yumruk yapmış az da olsa baş ağrısının dinmesini beklemişti. Bu şekilde yerinden kalkarsa gözyaşlarının etkisi ile yine gözleri kararacaktı. Bu kez daha ciddi şekilde yaralanabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üzgünüm Sana Aşık Oldum!
RomansaBirlikte büyüyen Güneş ve Doğu'nun yıllar sonra yeniden bir araya gelerek hissettikleri aşkı keşfetmesiyle her şey değişiyor. Tam sekiz yıl sonra Doğu dedesinin ölümüyle doğduğu çiftliğe dönmüştür. Adı gibi etrafı ısıtan Güneş'in hala çiftlikte ka...