46. Bölüm

116K 5.8K 235
                                    

Kalp atmayı unutabilir miydi? Eğer öyleyse Sedat şuanda kalp atışlarını hissetmiyordu. Asude'ye karşı sert yüz ifadesi takınmak ne kadar da zordu böyle... İki kalp de parçalara ayrılırken Sedat öfkeli olmaya çalışarak Asude'ye yaklaşmış ve elini öfkeyle kaldırmıştı. Ona asla vurmamayı düşünmesine rağmen en azından vurabileceğini göstermesi gerekiyordu. Asude gözlerini kapatarak gelecek darbeye hazırlanırken Sedat'ın elini arada asılı kalmıştı. Zaten asla sevdiceğine zarar veremezdi. Asude ne kadar acı çekiyorsa Sedat ondan daha fazla çekiyordu. Ama bunu gören hiç kimse yoktu. Genç adam gözüne dolan yaşları geri göndermeyi başarırken Asude fark etmeden yanağından aşağıya inci tanelerini akıtmaya başlamıştı.

Benim Küçük Gelinim
Küçük bir alıntı.

*******

"Arkadaşlar bölümü paylaşırken sorun çıktı hep :( Bu bölüm düşündüğümden uzun oldu. Kendimi yazarken kaptırmışım. Daha da uzardı bu bölüm ama kesmek zorunda kaldım. Kollarım ağrıdı resmen. İnanın ne kadar yazdığımın ve ne yazdığımın farkında bile değilim. Son zamanlarda yazdığım en uzun bölüm oldu. Umarım okurken eğlenirsiniz. Ayrıca hüzünlenirsiniz. Bu bölüme +150 yorum istiyorum. UNUTMAYIN YORUMLAR YAZMA AŞKINI DOĞURUR. Bu bölüm Sizi bir süre idare eder.. İyi okumalar...
-----------------------

Çıldırmak üzereydi, aklı bir türlü almıyordu. Doğu küçük çocuk gibi kendisini odaya kilitlemiş ve seslenmesine cevap vermiyordu. Gözünün önünden odadan çıkış anındaki yüz ifadesi bir türlü gitmiyordu. "Doğu aç şu lanet kapıyı, konuşalım!" hala kapıyı yumrukluyor ama bir türlü cevap alamıyordu. Öfkeyle dişlerini sıkan genç kız kendisine hakim olamayarak kapıya sert bir tekme geçirmiş ve Kemal'e seslenmeye başlamıştı. Genç adam ne olduğunu anlayabilmek için genç kızın yanına geldiğinde onun öfkeden çakmak çakmak bakan gözlerinden biraz ürkmüştü.

"Bu odanın yedek anahtarı var mı?" Kemal şaşkın bir şekilde bir çalışma odasının kapsına bir de Güneş'in öfkeyle parlayan gözlerine bakmıştı. Yutkunan genç adam güçlükle başını iki yana sallamıştı. Işık odada ağlaya ağlaya uykuya daldığından beri çalışma odasının kapısından ayrılmamıştı genç kız. "Yok mu?" Kemal yeniden başını sallayarak onu onaylayınca Güneş ayaklarını yere vurarak arkasını dönmüş ve söylene söylene merdivenleri çıkmaya başlamıştı.

"Ben sana gösteririm, eğer ben de Güneş isem o odaya girerim!"

Hışımla odasına girdiğinde son anda odanın kapısının duvara çarpmasını engelleyebilmişti. Nitekim yatağında uyuyan küçük çocuğu kısa bir sürede olsa unutmuştu. Sessiz ve bir o kadar seri adımlarla odasında dört dönerken birden gözüne kestirdiği şeyle çarpık bir şekilde gülümsedi. Gözlerini kısarak odasının penceresine yaklaşan genç kız Doğu'nun çalışma odasının alt katta olmasına şimdiden minnet duymaya başlamıştı. Sessiz bir şekilde odanın penceresini açarak ağır ve dikkatli adımlarla kenarına çıkmıştı. Eve yakın olan ağacın dalına bir ayağını uzatırken üstte olan diğer bir dala da dikkatli bir şekilde tutunmaya çalışıp kendisini ağaca doğru savurarak ağacın gövdesine sarılmıştı. Kısa bir nefes alma duraksamasının ardından öfkesi yine tepesine çıkan genç kız kocasına söylenmeden  yapamıyordu. Hava kararmak üzereydi ve kendisi kuş gibi ağaçlara tünemişti. Kimin yüzünden acaba? Kendi iç sesi ile savaşırken ağır ve dikkatli adımlarla birkaç dal aşağıya inerek çalışma odasının penceresinin hizasında  duraksamıştı. Kısa bir an içeriye göz gezdirirken Doğu'nun görünmemesi canını iyice sıkmaya başladı. Neyse ki şansı yaver gidiyordu da pencere açıktı. Pencere kendi penceresinden biraz daha uzaktaydı ve ayağını uzatmasına imkan yok gibi bir şeydi. Bir üst dala tutunarak gövdesini salındırmak ve bu şekilde pencerenin kenarına geçmeyi denemek için kendisine cesaret verirken gözünün önüne gelen görüntülerle iyice sinirlenmişti.

Üzgünüm Sana Aşık Oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin