Ay heyecanlandım ben bir.
Şu sıralar bölümleri heyecandan hızlıca atıveriyorum. Ard arda kaç bölüm oldu?
Satır aralarında buluşalım...
Aradan geçen günlerle beraber kolumdaki alçı çıkmış yerini el sargısı almıştı. Sürdüğüm kremlerin yararıyla kaburgamda ve belimdeki morluk neredeyse yok olmuşlardı. Başımdaki dikiş alınmış sadece orta büyüklükte bir bantla kapatıyordum yarayı. Eskisi kadar ağrım olmuyordu.
Fiziki ağrılarımın aksine kalbimdeki ağrı gün be gün artmıştı. Geçen günlerde herkes ziyarete gelmiş olsada bir tek o gelmemişti.
Aklım yine bir hafta öncesine giderken gözlerimi sıkı sıkı kapattım. Aslında istediğim gözlerimi değil düşüncelerimi kapatmaktı. Neden bir kapatma düğmesi yoktu bu düşüncelerin?
Tam yedi gün oluyordu. Yedi gün önce abim yanıma gelip birşey konuşmak istediğini söylemişti. Konuşalım dediğimde beni alıp sahil kenarına getirmişti. Tabi gelirken bir paket sigara almıştı. Sıkıntı sigara alması değildi. Abim, yengem Aras'a hamileyken içmeyi bırakmıştı. Garip olan buydu.
İçimdeki sıkıntılı nefesi sertçe dışarı bırakıp salondan kaldığım odaya geçtim. Hamilelikten dolayı yorulup uyuyan yengemin üzerine bir pike alıp salona döndüm. Üzerini güzelce örtüp masanın üzerinde duran sigara paketini alıp balkona çıktım.
Balkonda duran siyah ve grinin uyumundan oluşan çay setini es geçip yerde bulunan köşe setinin uzun minderine bıraktım kendimi. Sırtımı duvara yaslayıp paketten bir dal sigara çıkarıp yaktım. Sigaradan bir nefes alıp başımı duvara yaslarken aklım yine o güne gitti. Abimin dedikleri bir bir canlandı yine aklımda.
1 hafta önce :
Araba durunca hızla abim inip benim tarafıma geldi. Kaburgalarım ve kolumdaki alçıdan dolayı hareketlerim kısıtlıydı. Yakın zamanda alçı çıkacak olsa da ağırdı yani bu meret. Onun yardımıyla arabadan inip kol kola yürümeye başladık.
Bakışlarım yandan abimin çehresini incelerken o bir kez bile yüzünü çevirip bakmamıştı. Çenesi kasılmış, yüzü ifadesizdi. Gergindi. Sıkıntılıydı. Aldığı nefes bile sıkıntılıydı.
Tenha bir yer bulup önce beni oturtup sonra kendi oturdu yanıma.
Bakışları yine beni bulmadan doğrudan önümüzdeki mavilikteydi. Duru su sanki olacakları hissetmiş gibi dalgalıydı.
Benim bakışlarım abimde, abimin bakışları ise ben dışında her yerdeydi.
Bir süre öylece durduk. Merak etmiştim. Onu bu kadar geren, sıkıntıya sokan şeyi merak etmiştim. Ama kafasını toplayıp, gerginliğini atması için sesimi çıkarmıyordum.
O da artık kafasını toplamış olmalı ki önce yutkunup sonra bir nefes aldı ve dudaklarını araladı.
"Bana gelip 'Abi ben aşık oldum' dediğinde daha 12 yaşındaydı. Daha ortaokula yeni başlamıştın lan. " diyip durakladı. Ama bu sefer uzun sürmedi. Bakışları yüzümü bulup devam etti.
"Dedim ki bu çocuk ne diyor? Her oyun arkadaşına aşık mı oldum sanıyor acaba dedim kendi kendime. Elinde bir papatya sırıta sırıta dolaşıyordun etrafta. Haline bakıp gülerdim. Sonra günler geçti. 14 yaşında oldun. Liseye başlayacaksın. Umut gitti. İçine kapandın. Bize belli etmesen de sessizliği seçtin. Bizim yanımızda aynıydın ama lise de hiç arkadaşın olmadı. Değil mi? "dediğinde benden onay beklemişti. Konuşma Umut'a geldiğinde afallamıştım. Konuşup abimi bölmek istemediğim için kafamla onayladım. Olmamıştı. Umut benim için hem arkadaş, hem sevgiliydi. Arkadaşım olursa ona ihanet ederim gibi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolmuş Kalpler (TAMAMLANDI)
Romance"Hala büyümemişsin Zeynep. Büyü. Büyüt kendini." dediğinde durulmuştum. Sözleri canımı acıtıyordu. Ne daha deminki gibi bir gülümseme nede alay vardı yüzümde. "Belkide sadece beraber büyümek istemişimdir." Sesim güçsüz de olsa ona ulaşmıştı. Adem...