BÖLÜM 12 BİR ADAM VARDI

5.6K 248 96
                                    

Yine ben geldim ballı keklerim.

Bölüm şarkısı; Redd- Nefes Bile Almadan

Bir insan bir insana kaç kere yenilebilirdi ki? En fazla bu rakam kaça yükselirdi?

Bilmiyordum.

Belki de biliyordum.

Ben Umut'a sayısızca yenilmiştim.

Onu bekleyerek en büyük yenilgiye sahip olmuştum.

Gözlerimi kapatıp başımı gökyüzüne çevirdim.

Bazen geçmişte takılı kalmak istiyordum. Bazı anıların keşke başa sarma düğmesi olsaydı.

"Zulüm kokar kentimiz
Saf değil mi sevgimiz
Devrim yapmaz mıydık
Senle bir olsa ellerimiz"

Seneler geçse de, dilsiz kalsam da bu şarkı benim içimde daima söylenecekti. Dilim sussa kalbim, kalbim sussa beynim daima bu şarkıyı zikredecekti.

"Belki günün birinde
Sabah şafak vaktinde
Bir papatya elimde
Çıkıp sana gelirim"

FLASBACK:

"Senin için." diyip uzattı Umut Bera papatyayı önündeki güzel kıza.

Duyduğu sesle hafif irkilen kızın gözleri önce kendisini sonra elindeki bir adet papatyayı bulmuştu. Ve yüzünde kocaman bir gülümseme olmuştu. Değişmezdi bu hiç. Ona çikolata da alsa, papatya da verse gülümserdi küçük kız.

"Teşekkür ederim." diyerek kollarını önündeki cılız vucüda doladı. Umut Bera cılız olsa da geniş omuzlu bir çocuktu. Oda sardı kollarını Eylül'üne.

"Büyüyünce ne olacak Bera?" küçük kız kafası Umut'un göğsündeyken mırıldandı.

"Yine böyle olucaz Eylül."

"Ama İzmir çok büyük Bera. Sen beni orada unutmazsın değil mi?" diyerek başını kaldırdı Eylül.

"Unutmam ki." diyen Umut'ta yüzünü eydi Eylül'ün yüzüne bakmak için.

"Aslı veya Eda gibiler gelse bile mi?" diye yüzünü kırıştırarak konuşan kızla Umut güldü. Küçük burnunu iki parmağı arasına sıkıştırdı. Kızın bundan hoşlandığını bile bile bunu yine yaptı.

"Onlar gibiler gelse bile."

"Kafanı kırarım Bera beni unutursan." diyip tekrar göğsüne bıraktı kafasını kız. Sonra aklına gelenlerle hızla sardığı kollarını serbest bırakıp Bera'dan ayrıldı.

"Başkasına papatya almak da yok?" küçük kaşları çatık bir şekilde sorduğu soruya Umut Bera yine ciddiyetle cevap verdi.

"Yok. Ama sende kimsenin aldığı pamuk şekeri yemeyeceksin."

"Yemeyecem." ikisi de aldığı cevaplardan memnun kalıp tekrar sımsıkı sarıldılar. Daha biri on üç biri on dört yaşındaydı. Ama ikisi de sımsıkı bir bağla bağlıydı birbirine.

Yaşından büyük bir akla sahip olan bu genç, elinde bir adet papatyayla gelmişti kıza. Saat daha sabahın altısıyken yine o köylerindeki su deposunun üstünde sımsıkı sarılmışlardı birbirlerine.

Aklımdan asla silinmeyen o an yine içime işlerken derin bir nefes aldım rahatlamak adına. Ama o nefes bir bıçak olup saplanmıştı ciğerime.

On üç yaşında o sabah aldığım papatya son papatyam olmuştu. Daha adımı bilmeden onun sevdasına düşmüştüm ben. Hüzünlüydü benim hikayem. Acıydı. Hep ayrılıkla sonlanıyordu. Hep hayal kırıklığı, hep bir buruklukla geçiyordu günlerim.

Kaybolmuş Kalpler (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin