߷Onyedi߷

37 15 1
                                    

17-"Allah için vazgeçdiklerin asla kaybettiklerin değildir."

~Söz sahibinin kim olduğunu bilmiyorum
.....

GÜNLER ÖNCE

Perde esen rüzgarın etkisiyle hareket ediyordu. Salonda gri iki tane koltuk vardı. Çok pahalı değildi eşyalar. Ne çok zengin ne çok fakir bir evdi. O gri koltuğun üzerinde oturuyordu Cafer.

Nasıl yani?
Hiçbiri mi, kabul olmamışdı?

Aklındaki sorular bunlardı. Hareleri, masada duran kitaba çarpdı. Aklındaki sorular cevaplarını bulmuşdu aslında. Ama yinede zor geliyordu. Bugüne kadar iyi bir kul olabilmek için çabalamış, namaz kılmış, ihtiyaç duyduğunda Rabbine dua etmişdi. Tüm bunları yaptığında cennete gitmeyi ummuşdu.

Tevhid.

Hani şu, İslamın ilk şartı olan kelime. La ilahe illallah. Bunu daha önce bilmediği ve öğrenmediği için, kendine nekadar kızsa azdı. Bilmediği nekadar da çok şey vardı. O kitapda bütün peygamberlerin uğruna savaş verdiği kelimenin bu kelime olduğu yazıyordu. Öyleydi de. Şüphesiz ki, bunu bilmemek büyük bir kayıptı. Cennet ucuz değildi! Öyle zannediyorlardı belki, zannetmeselerde öyleymiş gibi davranıyorlardı. Fakat hayırdı, insanların çoğunluğunu şeytan sapdırıyordu. Şirk koşuyorlardı, şirk ise tüm amelleri boşa götürüyordu. Bunu birkez daha tekrarladı. Tüm amelleri... Harelerinden boşalan yaşlar, kalbindeki acının küçük bir alemeti gibiydi adeta... Hafifçe güldü, ama bu, bu, hayır sevinç değildi! Sevinç olsa üzülür müydü bukadar? Oyuzden, bu daha çok acı bir gülüş gibiydi. İnsan, bağzen mutluluktan ağlayabildiği gibi, canı yandığında güle de biliyordu. Acıya kahkaha atmak zirve olmalıydı. Genç adam, eskiden kıldığı namazları ve en önemlisi de, o umudunu düşündüğünde canı birkez daha yandı...

Yanında İbrahim vardı, şu müslüman olmasına vesile olan kişi. Tabi kitabın da katkıları olmuşdu. Artık dostu, hatta bir kardeşi olarak görüyordu İbrahim'i. Hidayetine vesile olan kişilerden biri de oydu. Diğeri de o kitaptı. "Vay be..." dedi kendi kendine. Belkide Allah onun çabaladığını gördüğünde, hak yolu ona dilediği şekilde göstermişdi. Allah hidayeti isteyene, hak edene verirdi.

İbrahim, kolunu kardeşinin omzuna attı. Ona anlatıyordu, kendi bildiği fakat kardeşinin bilmediği şeyleri. Hakkı ve sabrı tavsiye ediyor, tevbe'ye davet ediyordu. Ya, ya bu gerçekleri, hakkı öğrenmeden ölseydi? İhtimali bile üzülmek için sebepdi! Çünkü cehennem ebediydi... İçi bu korkuyla doldu tekrar.

"اَشْهَدُ اَنْ لاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ"

Dedi ve şehadet getirdi birkez daha. Bulunduğu yer İbrahim'in eviydi. Duvara yaslanmış, dirseklerini dizlerine koyup avucunu yüzüne kapatmıştı. İbrahim de onun yanındaydı, Mert'in omzuna attığı kolunu çekdi. Mert, ellerini yukarı kaldırdı, bildiği bir dua, samimi bir şekilde, içinden gelen o pişmanlık hissiyle beraber dilininden öylece döküldü:

"Ya Rabbim! Bu ana gelinceye kadar benim elimden, dilimden, gözümden, kulağımdan, ayağımdan ve elimden bilerek veya bilmeyerek meydana gelen bütün günah ve hatalarıma tevbe ettim, pişman oldum. Küfür, şirk, isyan, günah ve kusur her ne türlü hâl vaki oldu ise, cümlesine tevbe ettim, pişmanlık duydum. Bir daha yapmamaya azm-ü cezm-ü kast ettim. Sen bu tevbemi kabul eyle. Nefsime uyup, şeytana tabi olup da aynı günah ve kusurları bir daha tekrar etmeme imkan verme, yâ Rabbi. Bir daha iman ve ikrar ediyorum ki, Peygamberlerin evveli Âdem Aleyhisselâm, ahiri ise Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm, bu ikisi arasında her ne kadar peygamber gelip geçtiyse, Bunların cümlesine inandım, iman ettim, hepsi de haktır ve gerçektir. Bütün peygamberlere, onlara gönderilmiş olan İlâhi kitaplara ve içindeki emirlere şeksiz ve şüphesiz iman ettim, dilimle ikrar, kalbimle tasdik ediyorum ve yine iman ve ikrar ediyorum ki en son kitap Kur'ân-ı Azimüşşân ve en son Peygamber de Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm'dır." iç çekdi. Üç kere sıraladı; "Allahumme âmin, Allahumme âmin, Allahumme âmin!"

ℝ𝕒𝕪𝕚𝕙𝕒  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin