"Hatırla Allahʼa kul olduğunu,
Hatırla özünü, kim olduğunu..."~Tevhidi Uyanış ~
....."Evet önemli. Enazından okuduğun kitapdan önemlidir diye tahmin ediyorum."
Anlamlı anlamlı güldü Mert. Sanki; 'bilseydin, böyle demezdin' dercesine...
Biraz konuşdu, sonra kapattı telefonu. Kitabı düzgün bir yere bıraktı ve ceketini giydi. Ayakkabısını giyip merdivenlerden aşşağı indi. Yakında motor alacakdı. Bedri ağabeyi çok zengindi, Ece'nin ailesinden daha zengindi, üç tane arabası vardı. Oyüzden onun arabalarından birtanesini ödünç olarak kullanıyordu bağzen. Bağzen de bisikletini kullanıyordu, çünkü araba yanında olmuyordu herzaman.
Az sonra adrese varmışdı. Bir caddeydi burası. Kıyafet dükkanı vardı karşıda, yanlarıda da farklı farklı dükkanlar. Mert çevreye bakdı. Sonra telefonunu eline aldı, Bedri beyi aramak için.
* * *
Kadın güzelce hazırlanmıştı. Dışarı çıkıp arkadaşlarıyla görüşmek için. Son kez yiğenine bakacaktı, merdivenlerde çıkdı ve Ece'nin odasına girdi. Ece çalışanlarla beraber topluyordu odayı. Onlara çok zahmet vermek istememişdi, maaşlarının fazla olduğunu bilmesine rağmen.
Teyze gülerek sordu: "Şşşt, ne durumdasın ballı fıstıklı çöreğim? hahahahah!" Bu, bal rengi saçları, ve yeşil gözleriyle Ece'ye tam uyan bir lakap olmuşdu. Teyzesi garip lakaplar takmayı severdi.
"Söylemesi kolay tabi!"
Teyzesi Ece'ye yaklaştı. "Ben senin moralinin aslında neden bozuk olduğunu biliyorum. Yoksa bir kitap yüzünden böyle altüst olacak değilsin tabi ki güzelim!"
Ece tek kaşını kaldırdı. "Nedenmiş?"
"Senin tarihi gerzek dedenin seninle evlendirmek istediği zavallı parasız-"
Ece şok içinde teyzesinin sözünü kesti: "Allahʼtan kork be teyze! Sana inanamıyorum! Bir cümle içinde nekadar çok günah kazandın, Allah bilir..." dudağını ısırdı.
Göz devirdi teyzesi. "Bu tarz konuşmaları hep o tarihi gerzek sokuyor senin kafana! Yoksa ben bilirim, sen tanımadığın birisi ile de evlenecek kadar aptal değilsin." içinden şöyle devam etti: "Huzur evine verelim derdim de, beni parçalarsınız iki kardeş hep beraber."
"Dedeme laf ettirmem! Siz beni anlamıyorsunuz, ama o beni anlıyor!" Ece'nin annesi ve teyzesi, 'Utanmıyorsan dilediğini yapʼ hadisindeki gibi hayasız insanlardı. Akıllarına gelen her türlü günahsı işler, yalan söyler, içki içer, insanlarla dalga geçerlerdi. Ece oyüzden annesini pek sevmiyordu. Yaşam tarzları bile farklıydı annesinden, teyzesinden... Ece daha çok baba tarafına çekmişti. Dedesini daha çok kendine yakın görüyor, onu birçok konuda örnek alıyordu. Allahʼtan sonra dedesini seviyordu en çok... Annesi şal takacağında bile saygı duymamışdı.
Ece devam etti: "Şey birde teyze, hani sen bilime çok güveniyorsun ya; araştırmalara göre evlenmeden önce nekadar az görüşmüşlerse çiftler, okadar iyi anlaşıyorlarmış. Birini evlenmeden önce nekadar tanıyabilirsin ki?"
Teyzesi güldü. "Ne yani ya tutarsa mı diyelim? Hangi araştırmalarmış görtersene bir?"
Ece elini telefonuna attı. Teyzesi telaş yapdı ve saatine bakarak: "Her neyse çıkmalıyım ben!" dedi ve gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ℝ𝕒𝕪𝕚𝕙𝕒
Genç Kurgu(3 Bin okunma için teşekkürler. Hayalimdi.) "Ne düşünüyorsun?" İç çekdi. "Ben, o, Tevhid, herşeye rağmen eninde sonunda bağlanan kalbim..." *** #roman