40-"Seni hak etmedikleri için Allah onları senden uzaklaştırıyor, Neden üzülüyorsun?"
~Sarı çizmeli Mehmet ağa (yani bilmiyorum🤣)
.....Bulundukları yolun sağ tarafı ormanlık bir alandı. Araba ise kış mevsiminde çıkan güneşin altında durdurulmuşdu. Havanın sıcak olduğu elbette söylenemezdi, tersine baya rüzgar esiyordu. Sevde peçesini indirdi. Cafer ise kalkdı, şöför kotuğuna geçdi.
"Şimdi söyle bakalım hanımefendi; ben ne giyeceğim?"
Sevde sırıttı. "Iıı... Şeey... Amaan boşverin Cafer bey üstünüzde kurur!"
Cafer güldü: "Soran olursa da 'karıcığım bir petşişe dolsusu suyu üstüme boca etti' diyeceğim."
Sevde'nin kaşları yukarı kalktı: "Neeee? Ay hayır lütfen!"
Pis pis sırıttı: "Bir şartla demem..!"
Ah! Bir bu eksikti! Ne yapacakdı şimdi..? Yüzünü buruşdurdu. "Yaa öyle mi? Demek şartınız var. Neymiş bu şartınız?"
"Bana 'beyefendi' veya 'Cafer bey' demeyeceksin. Cafer diyeceksin." dediğinde arabayı çalışdırdı. Araba ilerliyordu.
Sevde omuz silkdi. "Rüyanızda görürsünüz, BEYEFENDİ!" dediğinde sonunu bastırmışdı.
"Peki, sen kaşındın."
* * *
Yeşim hanımın malikanesine yaklaşıyorlardı, çok birşey kalmamışdı. Cafer her gün bu yolu nasıl geliyordu? Çok zor olmalıydı. Sahi, annesi onları kapıda kovar mıydı ki acaba? Olabilirdi. Annesini ve evini düşününce o günler canlandı Sevde'nin gözünde. Annesinin baskıları, nefreti, Berk, ve o karanlık oda... Başını eğmiş düşünüyordu. Herşeye rağmen annesini de özlüyordu. İmtahanı değil, onun nefretini değil, çok az da olsa iyi davrandığı ve kızına gerçekten 'kızı' gibi davrandığı zamanları özlüyordu annesine dair. O onun ennesiydi, elinde değildi ki özlememek..?
Cafer onun bu halini fark etti. Ah! Bu kızı ne zaman kendi kendine bıraksa böyle oluyordu, hep olmasa da enazından yola çıkdıklarından beri böyle oluyordu... Zaten varmak üzerelerdi, ve yaklaşdıkça Sevde daha sessizleşiyordu sanki. Tam olarak ne yaşamış olabilirdi ki? Sormayacaktı, kendi anlatsındı. Zira karısının yarasını deşmek asla istemezdi. Keşke yardımcı olabilseydi. Belki... Belki Sevde'yi biraz sinir etse bu hüzünlü hali giderdi. Evet, güzel plandı.
"Şşşt, güzelim bak bana hele!" dedi sahte birşekilde gülümseyerek. İşe yaramış görünüyordu, Sevde kaşlarını çattı.
"Beyefendi rica ediyorum bana öyle kelimelerle hitap etmeyiniz!"
"Ya edersem?"
"Edemezsiniz!" siniri hüzününe oranla azalmıştı.
"Derim."
Ah! Şimdi çıldıracakdı. "Dİ-YE-MEZ-Sİ-NİZ!"
"Diyorum, var mı? Güzelim güzelim güzelim..."
Sevde yumruklarıyla çarşafını sıkdı: "LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYUL AZİİİİMM!!!"
Cafer aynı kelimeyi papaan gibi söylemeye devam ettiğinde Sevde sesini yükseltti: "AAYY ALLAHʼIM SABIR VER YA RABBİM!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ℝ𝕒𝕪𝕚𝕙𝕒
Teen Fiction(3 Bin okunma için teşekkürler. Hayalimdi.) "Ne düşünüyorsun?" İç çekdi. "Ben, o, Tevhid, herşeye rağmen eninde sonunda bağlanan kalbim..." *** #roman