߷Elli߷

25 9 0
                                    

Telefon elinden kaydı, düştü. Gözleri dolmadı, fakat mutlu hissetmiyordu da. Neden? Neden mutlu hissetmiyordu? Oysa istediği buydu. Başını dedesinin dizine koydu. Dedesi Ece'nin saçlarını okşarken:

"Beni korkutuyorsun Ay parçam! İyi misin?" diye sordu.

"Neden üç defa söylememiş ki dedeciğim? Üç defa söylemesi gerekiyor."

"Bunun için mi üzüldün yani?"

Kolunu yukarı kaldırdı, elindeki telefonu Mehmet bey'e uzattı: "Yazar mısın dedeciğim? İki defa daha boşasın. Herşey, herşey tam olarak bitsin."

"Sen yeter ki iste." elindeki telefonla yazdı. Az sonra bildirim geldi.

"Ne diyor? Ne diyor?"

"Hayır diyor."

"Ne? Neden?" Sevde hemen doğruldu. Telefonu eline aldı. Birdaha yazdı, rica etti. Çok geçmeden yanıt geldi:

"Boşamıyorum, zorla mı?"

"Ne kadar inatçısın ya!"

"Teveccühünüz efenim."

"Ayrılırken bile gıcıksın!"

"Hiç unutmassın böylece;)"

"Yaa ne demessin."

* * *

Dört gün sonra, öğlen.

Pazarın az ilersinde, yaşlı bir adamın yanında ufak bir tezgah vardı. Üç gündür farklı adreslerde kurulan pazara o da geliyor, elindeki elmaları diziyor, hava kararana kadar satıyordu. Diğer tarafında ise genç bir oğlan vardı. O marul, maydanoz, dere otu, vb. yeşillikleri satıyordu. Yaşlı adam ise muz satıyordu. Genç kız, taburesine oturdu, bir sattir tek bir müşteri dahi yoktu. Çok sıkıldı. Dirseğiniz dizine koyup elini peçesinin altından çenesine koydu. Genç oğlan göz kırpdı;

"Ne oldu çitlembik? Bakıyorum da müşteri gelmeyince havan kaçmış!"

Hiçbirşey demedi.

"İlk gün bir havayla gelmişdin ki, bu gün eser yok. Ama üzülme-"

Amca bağırarak oğlanın sözünü kesti: "Şşşşt, Âsım! Kızı rahat bırak!"

"Kızım sende azıcık bağırsana!" dedi Sevde'ye dönerek.

"Yok amca, helal olmaz." yaşlı adam tek çocuğunun elinden tutmuş olan kadın için muzları tartıp poşete koyuyordu o sırada. Sevde bu cümleyi söylediğinde aynı anda tezgahın önünde bir beyefendi belirdi. Elmalardan birini avuçlayarak:

"Sanki böyle helal oluyor da." diye sessizce mırıldandı ama Sevde duymuşdu. Ardından sesini normal seviyeye getirerek; "On kilo elma istiyorum." dedi. Sevde kaşlarını yukarı kaldırdı. Hemen ayağa kalktı. Bu Cafer'di. Geçen gün de gelmiş ve dört kilo elma almış, poşeti "Yanlışlıkla" unutup gitmişdi. Ne istiyordu ki? Bu cümleyi kurduran şey cömertlik ve gönül zenginliği miydi yoksa parası mı boldu şu sıralar? Ayrıca Sevde yardım falan istemiyordu, alnının teriyle para kazanmaya çalışıyordu.

"Neden helal olmasın, elbette helal? Ayrıca sizi neden alakadar ediyor ki beyefendi?"

Avuçladığı elmasını mantosu ile temizleyip kocaman bir ısırık aldı: "Tart, on kilo."

"Ben sadaka istemiyorum."

Elmadan bir ısırık daha aldı ve insanların canını çekdire çekdir yemeye devam etti: "Bana istediğim sözü vermezsen her gün geleceğim."

ℝ𝕒𝕪𝕚𝕙𝕒  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin