߷Otuzaltı߷

28 11 0
                                    

37-"Su be yüreğim, ben de biliyorum özlediğini; susta bilmesin özlendiğini..."
~Özdemir asaf

"Umut belki gelecek sayfadadır, kapatma kitabı"(bu söz bu bölümün son paragrafıyla tam uyuşuyor)
~Şiir-mevsimi
.....

* * *

Atiye'nin odasındaki beyaz kanepenin üzerinde tatlı tatlı uyuyordum. Pencereden yansıyan güneş yavaş yavaş beni rahatsız etmeye başlamışdı. Aniden:

"Sevde uyan uyan!" diye bağırarak benim belime ellerini koyup ileri geri dürttü. Korkuyla doğruldum, elimi kalbime koydum:

"Ooof Atiye! Ne-" konuşmama fırsat vermeden kolumdan çekdi beni:

"Koş koş!" uyku sersemi odanın dışına doğru çekilirken yalpaladım.

"Ne oluyor?" gözlerimi ovuşdurmaya çalışırken bileğimi tutup kapının dışına doğru beni ittirdi. Müsait olmayan odanın kapısını çekerek kapattı. Ardından da ağabeyinin odasını kapattı. Ağabeyi olduğunu anlamışdım çünkü sesi buraya kadar geliyordu. Biriyle konuşuyordu Allahu alem. Beni ağabeyinin odasının önüne doğru itti, kapı kapalıydı.

"Atiye ne yapıyorsun?" dediğimde yalpalayarak duvardan tutundum.

"Dinle!" dediğinde kaşlarımı çattım.

"Kapı mı di-" sözümü kesen şey ağabeyinin sesi oldu. Benimle ilgiliydi konuşma. Talha ağabey zannettiğim gibi müslümandı sonradan öğrenmiştim, bahsedilen genç ile konuşuyordu. Atiye odaya girip daha ayrıntılı öğrendikten sonra benim yanıma geldi. Cafer bey -gencin adı adı Cafer imiş-, dün gece aradıklarında hiçbir şey söylememiş. Sabah tekrar arayacağını söylemiş. Dün gece ise ben uyuyakalmışdım, o yüzden haberim yoktu. Söylediğine göre Sabah tekrar aramışdı gerçekden. Ve sonuç benim açımdan şaşırtıcıydı. Açıkçası hiç beklemiyordum:

Görüşmeye gelmek için onu ikna etmişlerdi.

✯✯✯

Olmaz, olmazdı! Mümkünatı yoktu birkere! Terledi, yakasını çekiştirdi, duvara bir yumruk geçirdi. Aniden çekdi ve ovuşdurdu. Damarlı ellerinin üst tarafı acımıştı, neredeyse kanayacaktı. Daha çok terlediğini hissetti, tişörtünü iki hamlede çıkartıp yatağına öfkeyle fırlattı. Yapamazdı! Kalbi, aklı başka yerdeyken bunu yapmazdı! O kişiye zarar verirdi birkere! Yardım etmez, tersine zarar verirdi! İlgi veremezdi mesela, çünkü kalbi başkasına bağlıydı.

Ne demişdi Talha? Kızın ailesinden islami hükümleri uygulama konusunda baskı gördüğünü ve bu yüzden evden kovulduğunu söylemişdi değil mi? Adı da... Adı neydi? Hatırlamıyordu! Hatırlamak ta istemiyordu zaten! İlgilenmiyordu! Yardım etmeyecekdi! Edemezdi de zaten. Bir an kulağında "Kalacak yeri yokmuş, perişan haldeymiş" diyen Talha'nın sesi yankılandı. Şu nefret ettiği duygusallığını hissetti. Bir insanın sırf Allahʼa kulluk ediyor diye bunları yaşaması, yaşayan için sabır ve mükafat nedeni, yaşatan için ise ahirette korkunç bir azap olmalıydı. Vicdanının sesini susturmak istedi, silkelendi. Bu teklifi kesinlikle kabul etmeyecekdi! O başkasını seviyordu, mümkün değildi, kalbi bu haldeyken evlenemezdi..!

Peki ya bu kız? Nerede kalacakdı? Kızın tanıdığı pek bir müslüman da yoktu zaten çevrede. Eğer kalacak yer bulamasa, başına kötü şeyler gelse, Cafer Allahʼa nasıl hesap verecekdi? İyi durumda olduğu halde, böyle kötü durumda olan müslüman kardeşine yardım etmemiş olacakdı... Ah! Gözleri doluyordu. Yine, ve yine. Bukadar ağlak olmasa ne olurdu sanki?

ℝ𝕒𝕪𝕚𝕙𝕒  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin