߷Otuzsekiz߷

34 13 0
                                    

"Her şey ânını bekler"

~Sarı çizmeli Memo ağa🤣
.....

* * *

Sevde'nin isteği üzerine uzatılmadı. Hemen şahitler getirildi. Heyecandan kalpleri hızlı hızlı çarpıyordu iki tarafın da. Şaşkınlık hat safhadaydı. Bunun olacağı tahmin edilmiyordu. Cafer hala inanamıyordu, şimdi Ece ile evleniyor muydu? Yeni ismi ile Sevde... Oysa asla, asla tahmin etmezdi! Gözüne okadar imkansız gelmişti ki... Ece İstanbul'a döndükten sonra, bu umut bodrum katın tepesindeki pencereden sızan ışığı yakalamaya çalışan, güneşi adeta toplayıp oraya doldurmayı istemek gibiydi. Ama aslında umut buydu, tenini yakan güneşe rağmen elini gözlerine siper eden çocuğun gökte karları hayâl etmesi, bunu arzulayarak gerçekleşmesi için duâ etmesi demekti umut...

Ne diyor, daha doğrusu düşünüyordu? Konu bu değildi! Silkelenip odaklandı. Başa döndürdü tekrar, düşüncelerini.


Birkaç saniye sonra karı koca olacaklardı, yaşanan okadar şeyden sonra. Canı yanmış, duâ etmiş, birdaha, birdaha dua etmiş, ve bu noktaya gelmişti. Dönüp dolaşıp kendisinin kaderi olmuştu. Ya da hayır! Yardım amaçlı evleniyordu? Ah! Nekadar da apataldı. Ama olsundu, işler Allahʼın izniyle bu noktaya geldiyse, belki, belkide o kalp de Allah‘ın izni ile kendisine bağlanır, sonra da kopmak istemezdi. Başta soğuk davransa da, eni sonu sever, gerçekten karısı olurdu. Buluşmada Sevde'nin sesli söylediği düşünceleri... Umutlarını yeşertiyordu. Okadar mutluydu ki, arabir bu olayların gerçekliğini sorguluyordu.

Sevde ise... O, o çok farklı düşünüyordu. Her seferinde neden dönüp dolaşıp Cafer'in avucunun içine düştüğünü merak ediyordu. Kendisini bir kovalamacada hissetti. Kaçtığı karanlıklardan sonra çıkmaz sokaklara girdiğini hissetti. Ve o çıkmaz sokakların herseferinde aynı kişiye çıkdığını... Allah'tan yardım istemişti, ama bu yardım için kılınan vesile neden Cafer'di... Nedendi? Bu düşüncesini devam ettirmedi, Allahʼın kendisi için uygun gördüğü kadere mi isyan edecekti? Yapmamalıydı. Şükretmeliydi, annesinden kurtulmuşdu işte nedendi bu şükürsüzlük? Hemen tevbe etti. Allah ona yardım etmişken, beğenmiyor muydu yoksa? Yoksa hala o karanlık mahzende ağlıyor olmayı mı diliyordu? Tekrar, tekrar tevbe etti. Ardından da çok kez şükretti.

Tebrikler bittikten sonra herkez çıkarak o ikisini odada yanlız bıraktı. 'Ne?!' diye düşündü. Cafer ile yanlız mı kalcaktı!? Hayır bu olmazdı! 'Hayır Allah‘ım lütfen!' dediğinde terleyen avucunu birkez daha eteğine sildi. En son çıkan kişi Beren oluyordu ki kalp atışları adeta atların hızına ulaşan Sevde titremekte olan terli elini hafifçe kaldırarak:

"D-dur!" diye neredeyse bağırdı. Beren arkasını döndü:

"Efendim kardeşim?" dedi sakince. Sevde'nin yüzü okadar çok terliyordu ki, ta oradan bile görünüyordu. Ne zaman heyecanlansa terlerdi. Dudağı titredi, konuşan Cafer oldu:

"Çıkabilirsin yenge." Beren başını sallayıp çıkdı. Sevde kaşlarını yukarı kaldırdı, asla, asla o tarafa bakmıyordu. Sabit şekilde perdeye bakıyordu. Cafer Sevde'nin hissettiği kadar çekinmiyor, utanmıyordu. O da çekiniyordu ama, daha azdı. Onun hissettiğini çeyreği belkiydi. Şimdi... Şimdi Sevde onun helali mi oluyordu? Öyleydi, galiba..!

Cafer gözlerini kaldırdı yerden, ve Sevde'den ayırmadı bakışlarını. Artık haram değildi. Sevde ise üzerinde hissettiği bakışlardan rahatsızlık duydu. Üç dakika kadar, uzun uzun baktı. Sevde'nin içinde heyecan, korku ve biraz da sinir birikti. Dizlerini birleştirmiş, sağ eliyle sol elini ovuyor, bir saniye olsun o tarafa bakmıyordu. Sosyal anksiyete hastaları gibi ellerini aralıksız sertçe ve hızlı hızlı ovmaya devam etti.

ℝ𝕒𝕪𝕚𝕙𝕒  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin