߷FİNAL-Elliiki߷

80 13 0
                                    

"İMKANSIZ DEDİLER! Kunfe yekûn'u bilmeden..!" (Kunfe yekûn: "'Ol' der ve olur")

.....

Çok geçmedi. Kısa bir görüşmeden sonra Cafer hiçbirşey demeden ayağa kalktı. Huzeyfe'den müsaitleşdirmesini istedi. Kapıyı açdı ve çıkdı. O çıkar çıkmaz kız ayağa kalkıp annesi ile babasının olduğu odaya koşdu, eşarbını yumruklarıyla sıkıp:

"İSTİYORUUUUUUMM! EVEEEEEETT!"

"HARİKA BİRİİİİİ! EVEEEET DİYORUM EVEEET!" Diyerek bağırdı.

* * *

Sevde yorganını ısırıp çığlık attı. "O onsekiz yaşında veleti bana tercih ediyor!" ayağa kalkıp yerde kurulu olan yatağa tekme savurdu:

"Hem ben daha güzelim!" tekrar oturup yorganı ısırdı, çığlık attı. Tekrar ve tekrar çığlık attı. Ardından yorganı bırakıp ağlamaya başladı. Salya sümük ağlıyor, hıçkırıkları da eşlik ediyordu. Gözleri şişene kadar ağlamaya devam etti. Uzun bir süre ağladıktan sonra kafasını cama yasladı. Cam boydan boya duvarı kaplıyordu. Önünde de duvarı kaplayan beyaz bir perde vardı. Sevde öylece dışarı baktı. Yollara, evlere ve insanlara...

Kapı aralandı. Atiye içeri girdi, koltuğa oturdu.
"Çok durgun görünüyorsun Sevde. Ne düşünüyorsun?"

İç çekdi. "Ben, o, Tevhid, herşeye rağmen eninde sonunda bağlanan kalbim..." devam etti, sesi ağlamaklı çıkdı bu defa: "Ha tabi birde, hayvan eti yemişin oğlu yine evleniyormuş ya onu düşünüyorum."

Kaşlarını çattı. Bu kız ne saçmalıyordu? Cafer onun için çabalamışdı, onu sevmişdi! Kendisi de seviyorsa ve kıskanıyorsa, o zaman problem neydi? Sevde'yi seviyordu ama bazen gerçekden anlayamıyordu! İstiyor muydu, istemiyor muydu belli değildi! "E git. Sen gidersen vazgeçer evlenmekten."

"Nasıl yani?"

"Baya. Saat daha on. Hemen hazırlan yola çık. Onun, yani Cafer'in kapıları sana ardına kada açıkdı hep, bilmiyor musun?"

"Sahi mi?"

"Sahi ya" dedi ve gülümsedi.

Aniden ayağa kalktı. Feracesini kapdı. Tesettürünü giydi, peçesini yapdı. Eldivenlerini takdı. Ayakkabısını giydi. Koşarak mervivenlerden aşşağı indi. Soğuk, içine işliyordu. Yürüdü, yürüdü, yürüdü. Yolda onu düşünüyordu. Ya kabul etmeseydi? Ya geri gönderseydi? Bu olabilir miydi? Belkide reddedecekti, belki de o kızdan okadar hoşlanmışdı ki, Sevde'yi unutmuşdu. Aniden durdu. Acaba vageçse miydi?

Hayır, vageçmeyecekdi. Umuyordu ki Cafer kendisini tercih edecekti. Otobüse bindi. Yolda giderken düşündü: haftalar önce "Allahʼım kalbimdekini verme. O yanılır... Sen hayırlı olanı kalbime ver." şeklinde çokça duâ ettiği zamanları hatırladı. Artık kalbindeki Cafer'di. Buna emindi. Onu özlemekten kendini alıkoyamıyordu. Cafer'in minübüsün önünü kestiği gün dediklerini hatırladı. Sahiden de özlemişdi. Ayrıca orta da kalmışdı. Zavallı duruma düşmüştü. Ayaklarının üstünde duramamıştı! Elbette, elbette Cafer'in malı için gitmiyordu. Ama başta Cafer olmak üzere o ev onun yuvası olabilirdi. Neden bunu elinin tersiyle itiyordu ki? Başını cama yasladı. Yamur damlaları, aklına yolculuk yapdıkları günü getirdi. Cafer onu teselli etmek için kızdırmışdı. Bunu hatırlayınca tebessüm etti Sevde. İçi tekrardan özlemle doldu. Yağan yağmur, sanki onun özlemle yanan kalbine eşlik ediyor, birlikte ağlıyordu. Gözlerinin ıslandığını hissetti.

ℝ𝕒𝕪𝕚𝕙𝕒  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin