߷Kırküç߷

25 8 0
                                    

"Bir insan biryere bakıyorsa orada ilgilendiği birşey vardır, ama oraya hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği birşey kesinlikle vardır."

~Froyt diye biri
.....

"Birşey söyleyecekdim lakin vazgeçdim. Sen uyu, bende
odama gideyim" dedikten sonra Cafer, arkasını dönüyordu ki Sevde boğazını temizledi ve konuşmak için hazırlandı. Cafer tekrar ona döndü, merakla baktı.

"Beni boşayın, bu saçma evlilik son bulsun, zaten size yük oluyorum."

Cafer boş boş bakdı bir saniye, ardından kendini tutamayarak güldü. Sevde ise utandı, neden gülüyordu? Söylediği komik miydi? Hayır, değildi.

"Neden gülüyorsunuz?"

"Yaa gülmeyin!" iyice utanmışdı. Cafer bir yandan gülerken:

"Odana Sevde, odana geç, beni kızdırma." dedi ve arkasını döndü.

* * *

Sabah ezanı okunmuş, güneş yeni yeni doğmaya başlamışdı dünya üzerinde. Bu güneş her gün doğuyor, rutin hayat devam ediyordu. Allah'ın gökyüzünde kurduğu düzen asırlarca bozulmuyor, yüzyıllarca devam ediyor, çünkü tüm uzay ona ve emirlerine boyun eğiyordu. Güneş 'bir gün de doğmayayım' demiyordu... İnsanların ise yeryüzünde kurduğu düzen birkaç yıl anca devam ediyor, gerisi gelmiyordu. İnsanlar da onun şeriatına boyun eğse yeryüzünde de düzen işler, selamete ererdi insanlık... Sevde, Cafer ile cemaatle namaz kıldıktan sonra odasına döndü, uzandı. Geçenlerde bu saatten sonra uyumamak için karar almışdı fakat bu gün uyamayacakdı bu karara. Çünkü gece uyuyamamış, başı ağrımışdı düşünmekten. Çok fazla düşünmüşdü. Gecenin yarısı ağlamak ile, yarısı da düşünmek ile geçmişdi.

Cafer kendisini seviyordu, bu bir gerçekdi. Kendisi için çok şey yapmışdı. Fakat Sevde bunların karşılığını vermeyecek, veremeyecekdi. Dün peki? Dün duydukları? Cafer Sevde'nin herşeyden habersiz olduğunu sanıyordu fakat Sevde haberdardı. Nasıl bağırmışlardı, nasıl azarlamışlardı Cafer'i. Cafer'in sözleri peki? Onlar da çok ağırdı zaten. Hele o "Olmuyor kardeşim, sevmiyor işde!" deyişi? Unutamıyordu... Hepsine kendisi neden olmuşdu! Aptaldı, aptal! Ne diye Cafer ile evleniyordu ki? Cafer'in gönlündeki sevgiyi arttırıp ona daha beter acı çekdirmek, sonra da çekip gitmek için mi? Nasıl, nasıl bukadar zalim olabilmişdi..? Bir an önce uzaklaşmak zorundaydı.

Ağlamasının ise birçok nedeni vardı. Bir nedeni vicdan azabıydı. Diğer nedeni annesini, teyzesini ve dedesini özlemesiydi. Derslerine bile odaklanamıyordu artık, bunları düşünmekten. Ünversteyi bıraksa mıydı? Öylece yarıda... Zaten parası da yokdu. Nereye gidecekdi? Nerede kalacakdı? Cafer ile kalamazdı, orası kesindi. Cafer'e keisnlikle daha fazla eziyet vermeyecekdi. Yeterdi, bu kadar eziyet verdiği yeterdi. Artık kendi ayakları üzerinde durmak istiyordu. O ayaklarında da hâl kalmamıştı ama, o hâli yerin altından çıkarırdı fakat olmasını Allahʼın izni ile sağlardı. Öncelikle yatağından çıkdı. Notlarını tuttuğu defterlerinden birini eline aldı. Yazmaya başladı:

B) Annenin evine dön.

A Ev alacak parayı bulana kadar Cafer'in evinde kal.

C) Otobüs bileti alarak Ankara'da yaşayan Halanlara git.

Yapabileceği başka ne var, gidebileceği neresi var, tek tek düşündü. Aklında sadece bu üçü gelmişdi. Bu ihtimallerin hepsinin olumsuz yanı vardı. "Annenin evine dön" yazan şıkkı anında eleyerek üstünü çizmişdi.

ℝ𝕒𝕪𝕚𝕙𝕒  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin