| 1 |

1K 44 13
                                    

"Merhabalar, Lotus çiçekleri. Bu fic benim ilk yazdığım ve fazlasıyla doğaçlama gittiğim bir kurgumdur. Amatör bir yazar olarak elbette ki kusurum var. Yazım yanlışlarım da olabilir fakat olay akışını çok etkilemeyeceğini düşünüyorum. Umarım severek okursunuz. Bol bol yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum..

O zaman; İyi Okumalar 🫰🏻"

~

"Kader nedir? Bizim için tanrı tarafından belirlenen bir yaşam mı? Yoksa kararlarımızın götürdüğü bir yol mu? Oysa ikisi de aynı yola çıkmıyor mu? Yoksa göremediğimiz bir durum mu.."

°°

Jeon Jungkook 18 yaşına kadar hayatının belki de en zor sınavlarını vermek için nefes almıştı.

Doğamıza karşı çıkamıyoruz,
Doğuyoruz büyüyoruz,
Seviyoruz ve sonunda ölüyoruz..

Jungkook yaşına göre olgun düşünen biriydi. Yaşıtlarının aptal davranışlarını, düşüncelerini ondan görmek pek mümkün değildi. Çünkü iyi bir ailede yetişmişti. Ona sevgiyi saygıyı dürüstlüğü öğretmişlerdi. Şımarık değildi, tek çocuk olmasına rağmen. Yaşının güzelliklerini elbette yaşamıştı. Ama yaşına rağmen yaşadığı acılar da vardı.

Hadi birazda en baştan başlayalım..

Jungkook 18 yaşındaydı. Yaşıtları gibi oda yaşının büyüdüğünü, sorumluluklarının her yaşıyla dahada gün yüzüne çıktığını biliyordu. Önünde kendine belirlediği hedeflere gün geçtikçe yaklaştığının farkındaydı. Ancak her ne kadar iyi şey yaşanırsa, kötü şeylerin de yaşanılması kaçınılmazdı.

Annesiyle birlikte sakin bir semtte yaşıyordu. Hayran olduğu, onun gibi birisi olmak istediği babasını ufak yaşlarında bi kazada kaybetmişti. Kim bilebilirdi ki hayatının en büyük acı sınavı o zaman başlayacağını. Küçüktü belki yaşı ama kocaman yüreği vardı onun, günlerce haftalarca annesiyle sarılarak ağladığı olmuştu. Güçlü görünmek o yaşlarda ki bir çocuk için zordu belki ama o buna da katlanmak zorunda kalmıştı. Yaşadıkları zorlu dönemlerde, onların acısına ortak olan, destek çıkan tek yakınları annesinin ufak kız kardeşi Eun teyzesi olmuştu.

Eun onlarla aynı şehirde yaşamıyordu o zamanlar, fakat o acı dolu zamanlarında onlara en büyük teselliyi ve desteği sağlamıştı. Jungkook, Eun teyzesini bu yüzden çok severdi, çok düşkündü de.

O zamanlar yaşı gereği ölüm kavramını tam olarak bilmese de yinede babasının bir daha o evde olmayacağını anlamıştı. Çünkü annesinin gözyaşları bunu ona anlatmıştı. Annesi, babasının ölümünden sonra büyük bir bunalıma girmişti, neşesini, aşkını, mutluluğunu eşiyle birlikte kaybetmişti. Jungkook'u ihmal etmemişti ancak yinede eskisi gibi olamamıştı.

Teyzesi Eun, 6-7 ay kadar yanlarında kaldıktan sonra tekrardan yaşadığı şehire dönmek zorunda kalmıştı, annesi ve babası rahatsızlanmıştı ama aklı hep kardeşinde ve yeğeninde kalmıştı. Annesi, kardeşinin aklı onlarda kalmaması için her ne kadar iyiyiz artık desede bu tamamiyle kocaman bir teselli yalanı olmuştu.

Jungkook teyzesinin gittiği akşam annesiyle birlikte odasına çekildiğinde amaç uyumaktı, ama onların pek de uyumaya niyeti olmamıştı. Küçük çocuk gözlerini kapatıp annesine sımsıkı sarılmıştı o gece. Korkuyordu, babası gibi annesi de onu bırakır diye. O yaşlarda ki bir çocuk başka ne hissedebilirdi bilmiyordu. Sadece çocuk aklıyla, annesini tutuyordu işte.

Küçük yaşına rağmen kapalı gözkapaklarının ardında içinden kendine kocaman bir söz vermişti. Annesinin gülüşlerini tekrar görmek için çok uslu, başarılı bir çocuk olacaktı. Annesini üzmeyecekti, onun gözünde çok iyi bir çocuk olacaktı.

Dance School • TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin