Eun daha fazla merakta bırakmamak adına, olayları baştan sona dek eksiksiz bir şekilde anlattı yeğenlerine. Çünkü ikiside onun gözünde birbirinden farksızdı. Her anlattığında ikili biraz daha şaşırıp şok haline büründü. Ama teyzelerinin lafını da asla bölmediler daha doğrusu dilleri tutulduğu için bölemediler.
Eun artık anlatacaklarını bitirip derin bir "ohh" çekti. Yıllardır bu yükü bu saklamayı zaten yaşıyordu ve ağırlığını taşıyordu. Ancak kızının büyümesi ve işlerin aşırı yoğun olması, en önemlisi de kendi kurduğu aileden uzak kalması işleri bir nevi anlatmaya doğru itti. Oturdukları salonda derin bir sessizlik oluştu, ne kimsenin soru sormaya dili varıyor, nede tepki verebilecek kadar kendinde hissediyorlardı. Biraz zaman geçti, yapabildikleri sadece birbirlerine bakmak, veya göz kaçırmak olmuştu.
Bu sessizlik elbette çözüm değildi, olayları da değiştiremezdi. Ama Jungkook ve Jimin bu konu üzerinde kendilerinde söz sahibi veya birşey diyecek gibi görmüyorlardı. Sonuçta teyzesinin de bir hayatı bir düzeni olmak zorundaydı ve buna bunca zamandır engel olduğu hissi için içini yemişti.
Jungkook oturduğu yerde biraz kendini dikleştirip, söze girmek istedi. O sırada odadakilerin gözü ona döndü.
"Teyze..
Ben şuan ne diyeceğimi inan bilmiyorum. Yani yanlış anlama asla, ben senin her zaman mutluluğunu ve huzurunu düşünürüm düşünüyorum da. Ancak bu anlattıkların ve yaşadıkların çok ağır şeyler. Keza benim şuan bir kuzenim var yedi yaşında ve ben bunu yeni öğreniyorum. Bunca zaman neden söylemedin? Neden benim için kendi aileni ikinci plana attın? Ben bu yaptıklarının karşılığını veririm, şuan gerçekten kendimi suçlu hissediyorum. Sana da o kadar çok kızmak istiyorum ki, yine de bunu kendime hak olarak bile göremiyorum. Gerçekten.."Eun yeğeninin her sözünde, her hecesinde usul usul gözyaşını döktü. Çünkü onun aksine, kendisinin yeğenine ve kız kardeşine bir vefa borcu vardı. Bunları yapmak zorundaydı. Hele ki ailesiz kalan yeğenine kol kanat germek herşeyden daha önemliydi onun için. Jungkook karşısında gözleri dolu dolu mahcubiyet yaşarken, onu bu denli inciteceğini hiç düşünmemişti..
"Bebeğim, benim kıymetlim. Bak böyle söyleme, benim kimseyi ikinci plana attığım asla yok. Sakın kendini bu konuda suçlu hissetme, çünkü benim kız kardeşime vefa borcum vardı. Ki seni asla yalnız bırakamazdım kookie. Bunu benden kimse isteyemezdi. Biz Jolie ile herşeyi konuşarak yapıyoruz ve bu konuda bana kendisi çok destek çıktı. Asıl mesele bundan sonrası için bebeğim. Yani sen ve Jimin artık kocaman delikanlı oldunuz. Bu benim içimi rahatlatan en büyük şey. Ancak size iki seçenek ile geldim. Kabul ederseniz eğer gerçekten çok mutlu olurum."
Eun'un sözünün üstüne Jimin araya girdi. "Teyze bu konularda bana asla laf düşmez, senin mutluluğun bizim için çok önemli. Üstümüzde emeğinde çok, ancak artık bizi düşünmen çok gereksiz. Dediğin gibi biz yetişkin olduk artık ve başımızın çaresine hayli hayli bakarız birlikte. Burda asıl önemli olan şey senin ailen ve huzurun. Ayrıca kookie'nin dediği gibi 7 yaşında bir tatlışımız var ve biz onu tanımıyoruz. Bu bizi gerçekten çok üzdü." dedi.
Jungkook elinin tersiyle yanaklarını silip "Teyze gerçekten bu konu hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum. Şuan bu vakitte en önemli şey kurduğun aile ve bizde Jimin'le sonuna kadar seni destekleyip yanında olacağız. Bizden istediğin nedir ne yapmamız gerekiyor." dedi.
İçi paramparçaydı Jungkook'un. Ailesini kaybettikten sonra teyzesine yük olması zaten onu içten içe zorlayan en büyük şeydi. Şimdi ise öğrendikleri onu tamamiyle bitirmişti..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance School • Taekook
Fanfiction"Bizi bir kağıt parçasına sığdırdığı için affedemiyorum".. Angst değil√ Düzyazı √