Jungkook'dan ( Kore - 28 Aralığın ilk saati )
Günlerin nasıl geçtiğini bile saymamaya başladım artık. Şuan olduğum evde yaşadığım şeyleri bir bir düşünme fırsatı yakalıyorum. Günlerin yorgunluğunu atamadım üzerimden. Nasıl mı geçti günlerim?
Dağ evinde mükemmel derecede üç gün geçirdim ailemle. O kadar huzur dolu bir yerdi ki, hep orada yaşama isteği doldu içime. Ama güzel olan herşeyin sonu olduğu gibi yine sona gelmiştik. Önümüzde sadece son tur vardı ve o yarışmadan birinci olarak ayrılmak için elimizden gelen herşeyi yapmıştık.
Oldu da, o yarışmada tüm skandallara zorlu rekabete rağmen birinci olmuştuk. Buda kariyerim için oldukça büyük bir adım olmuştu kendi adıma. Yarışma sonrası ödülümüz ile birlikte harika bir kutlama gerçekleştirmiştik. En özelini tabiki sevgilimle geçirmiştim.
Yarışma tamamiyle bitip bütün ekip Kore'ye döndüğünde bizde dörtlü olarak birkaç gün daha Roma'da vakit geçirip çok güzel eğlenmiştik.
Kore'ye döndükten sonra yine eski tempoma geri döndüm, ses eğitimi spor dans okulu.. Asıl olan şey saçlarımı tekrardan eskisi gibi boyamam olmuştu. Çünkü sevgilimin deyimi ile ben doğal güzeldim. Onu kırmak da istememiştim açıkçası. Tabi bu kısa süre içerisinde herkesten gizlice onun için vücuduma yaptırdığım doğum günü hediyesini saymazsak..
Kafamda oturtamadığım elbetteki konular vardı, oturup hiçbirşeyi konuşmamıştık teyzem ve Taehyung ile. Önümüzde bizi bekleyen birgün ve birileri vardı. Ama ben hiçbirşeyi bilmiyordum işte.
Her ne kadar düşünürsem düşüneyim aklıma hiçbirşey gelmiyordu da, birileri birşey saklıyordu ve bende sabırla öğrenmeyi bekliyordum işte.
Taehyung Kore'ye döndüğümüzden beri programını oldukça hafifletmişti benim aksime, ben haftada bana kalan birgünü onunla geçiriyordum. Ancak en özel gün yaklaşıyordu yani sevgilimin doğum günü geliyordu..
Yatağımın içinde derin düşüncelere daldığım bir gece vaktinde kapım çalındı, Jimin diye içimden geçiriyordum ki azcık aralık kapıdan içeri bakmadan seslenen Zoe ile hemen kendimi toparlayıp yatağımın içinde oturur vaziyete gelip "Gelebilirsin" dediğim de ilk önce elinde tuttuğu kahve bardakları ve başka birşey ile usul usul içeri girip ayağıyla yavaşça kapıyı kapattı. Sımsıcak gülümsemesi ile bardakları hafifçe yukarı kaldırıp "Kahve içer miyiz" dediğin de bende yatağımdan çıkarak ona yardım etmek için hemen yanına adımlayıp elindeki kupaları aldığım da, bardağa nazaran yine elinde tuttuğu simsiyah bir zarf takıldı gözüme.
Kupalar ile birlikte terasıma adımladığımız da merakıma yenik düşerek "O elindeki zarf nedir? Heralde istifa etmiyorsun?" diye şakayla karışık sorduğum da terastaki tekli koltuklara oturduk.
Zoe biraz yerinde kıpırdanıp kararsız bakışlarıyla bana bakarak zarfı bana uzatıp "Jungkook, bu zarf sana geldi bir saat önce. Özel kuriyeymiş sanırım. Açmadım ama kimseye de birşey demedim ilk sana söylemek istedim. Felix büyük ihtimalle teyzene haber vermiştir ama yinede ben ona vermedim zarfı." dediğin de zarfı elinden alarak açmak için arkasını çevirdiğim de adımın özenle yazıldığı zarfı birkaç saniye inceledim ardından açtığımdaysa beni oldukça şaşırtan bir davetiye ile karşılaştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance School • Taekook
Fanfiction"Bizi bir kağıt parçasına sığdırdığı için affedemiyorum".. Angst değil√ Düzyazı √