"bir gecenin örtüsü aniden dökülsün gözlerine
Yıldızlar saçılsın her bir zerrene"Dağılmış yataklar misali topla gönlümü
O kadar hızlı, o kadar kusursuz.
Arala dudaklarını benim için sevgilim.
Bu gece tüm günahlarımız
bedenlerimize saçılsın..°°°
Bazı durumlarda kaçmak istediğim noktalar oluyor, bu fiziksel bir kaçış değil, tamamen zihinsel. Sürekli olarak düşündüğüm konular hep aynı, fakat o kadar farklı yollardan gitmeme rağmen sonuç hiçbir zaman değişmiyor.
Beni deli ediyor..
Onun arkasında bıraktığı boşluğa gözlerim dolu dolu baktığımda odaya girip omuzlarımı tutan Dylan'ı bile fark etmemiştim beni sarsana kadar.
Endişeli ve bir o kadar da korkmuş bakışları benimle buluştuğunda sadece ona "Götür beni" diyebilmiştim.
Bunu ona deme sebebimi de ne yapacağımı da o kadar iyi biliyordu ki, neden dahi sormamıştı bana. Odadan usul adımlarla çıktığımız da tek yaptığım şey kapıda öylece dikilip gözlerimi boşluğa dikmek olmuştu.
Ne ara üzerime ceket verip aşağı beraber indiğimizi dahi fark edememiştim. Gözüm hiçbir şeyi, hiç kimseyi görmüyordu..
"Kusura bakmayın lütfen ancak bizim biraz dışarı çıkmamız gerekiyor, Jimin Tian size emanet birşey olursa hemen arayın olur mu. Geç kalmayız"
"Nereye bu saate böyle? Ayrıca Jungkook sen iyi misin?"
Boş bakışlarımı ona çevirdiğim de sorduğu sorunun bile pişmanlığını anında yaşamıştı. Tek kelime edemiyordum bile.
Dylan ortamı germeden güler yüzüyle minik bir açıklama yaparak elimden tuttuğu gibi bir oyuncak misali bizi dışarıya çıkardı.
Hemen aracın gelmesiyle korumaları istemediğini söyleyerek öne beni oturttuğunda ise kendisi şoför koltuğuna geçerek bizi evden hızla uzaklaştırdı.
Nereye gittiğimizi dahi umursamıyordum, sadece tek istediğim özgürce bağırıp ağlayabileceğim bir yerdi.
Yol boyunca ikimizde sessizliğimizi korumuştuk. Gerçi konuşacağımız konular hep aynıydı, başka ne olabilirdi ki.
Issız ama açık alan olan bir tepeye geldiğimizde, bu önceki geldiğimiz yerle aynı olduğunu fark ettim. Gayet güzel bir seçimdi burası. Zira en son geldiğimde rezil derecede sarhoş olmuştum.
Arabanın durmasıyla birlikte kendimi hızla dışarıya atarak özgürlüğüme kavuşmuşcasına bağırdım. Bütün tepe benim sesimin desibeli ile inlerken özgürce, kuralsızca bağırdım. Deli gibi akan gözyaşımı silme zahmetin de bile bulunmadan dakikalarca, zamansızca bağırdım..
Dakikalarca bağırıp gücümün tükendiğini hissettiğimde dizlerimin üstüne çöküp ağladığımda bana sarılan kollara sığındım hemen.
Acizdim, belki de zamanında korkaktım. Gerçeklerden kaçtım, benliğimden yüreğimden kaçtım. Ama kalmak için çabalamadım..
Affetmelerini istedim Tanrı'dan. Onunla geçirdiğim günler için ailemden af dilediğimde sesimin onlara ulaşması için af diledim. Düştüm, dizlerimi kanattım gittim yapayalnız kaldım, yüreğimi yaktım ama yinede af diledim..
"Onunla mı konuştun"
Hıçkırıklarımın arasından onun konuşmasını duyduğumda kafamı dahi kaldıramadım. Dimdik duruşumu nasıl birkaç dakika içinde tuz buz ettiğini bildiğim için kaldıramadım başımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance School • Taekook
Fanfiction"Bizi bir kağıt parçasına sığdırdığı için affedemiyorum".. Angst değil√ Düzyazı √