Kaç dakika yeterdi kalp gözüyle konuşmak için? Hangi kelimeler dile gelebilirdi, aşkın önünde. Hangi cehennem katına yazıldı bu denli sevmenin günah olduğu..
"Geldim.." diyebildi Kim Taehyung. Bu geliş öyle bir gelişti ki, ne yürüyen yollar nede aşılan köprüler. Bu Jeon Jungkook'un kalbine gelişti, bu kalbini Jeon Jungkook'a teslim edişiydi..
Jungkook dolan gözlerinin izin verebildiği kadar görebildi karşısındaki adamı, onları silmeyi bile istemedi, nasıl isteyebilir ki? İçindeki bütün kötü düşünceler sanki gözlerinden akmak için çabalıyordu.
Sarılmak istiyordu Jeon Jungkook, hayatında bir kez olsun kendi için birşey yapmak istedi, kurallarını sınırlarını bir kenara koymak istedi. Bir adım daha attı Kim Taehyung, aralarında sadece bir nefeslik kadar yer kalmıştı. Gözlerini ayırmadı gençten, "Geldim.." dedi.
Jungkook yana düşmüş ellerini yumruk yaptı. Bu sinir için değildi, bu tüm cesaretini avuçlarına toplamak içindi.
"İstemiyor musun" dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle Kim Taehyung. Biliyordu ki genç ondan bile daha cesurdu. En çok istediği şeyi gencin yapmasını bekledi sadece.
Beyninin içinde yankılanan (İstemiyor musun) o cümle getirdi kendine Jungkook'u. Yumruk yaptığı ellerini açar açmaz bütün iplerini kopardı o anda. Kollarını adamın boynuna dolayıp sımsıkı sarıldı.
Öyle bir sarıldı ki, bu artık geri dönüş yok demekti, sevmekti, belki de delirmekti aşktan..
Kim Taehyung gencin sarılmasına anında karşılık vererek kollarını o incecik beline doladı gencin.
İşte zaman da hükmünü yitirdi, mantık da. Ne insanlar vardı orada, nede onların ayakları yeryüzünde.
Ruhları buluştu gökyüzünde, cehennemin yedi katında arafın ortasında belki de cennet kapısında.
Yeryüzünün yedi katmanın da.
Uzunca sarıldılar birbirlerine. Jungkook o beğendiği kokuyu artık bütün hücrelerinde hissediyordu.
Kaç dakika öyle sarıldılar bilmiyordu. Yavaşça kendini geriye çekti, Kim Taehyung incecik bele tutunan ellerini istemeyerek de olsa geri çekmek zorunda kaldı.
Jungkook boyalı ellerinin tersiyle yüzünü silip "Neden buradasın" dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle.
Kim Taehyung gözünü yana düşürerek "Bilmem, ayaklarım getirdi sanırım buraya" dedi. Jungkook hafif sırıtarak "Ayakların adresi bilecek kadar iyi çalışıyor o zaman, yoksa sana haber getiren kuşlar mı oldu" dedi imayla.
Kim Taehyung alt dudağını dişleyerek başını hafif salladı. Sırıtmasını bastırarak "Senden de birşey kaçmıyor anlaşılan Jungkook" dedi.
Jungkook genişçe gülümsediğinde "Ben o kuşları iyi bildiğimdendir o. Ama iyiki geldin teşekkür ederim" dedi.
Kim Taehyung onaylar gibi başını sallayıp "İyiki çağırdın, teşekkür ederim.. Ama.. Sorumun cevabını pek alamadım gibi hmm?" dediğinde Jungkook gözlerini kısa bir an kaçırdı ondan. Alt dudağını dişlediğinde "Hangi soruydu o, pek anlamadım" dedi bilmiyormuş gibi.
Kim Taehyung derin bir iç çekişinden sonra tekrardan "İstemiyor musun" dedi sadece..
Jungkook birkaç saniye belinin arkasına koyduğu ellerini parçalamak adına yolarken derin bir nefes çekti, bakışlarını adamın gözlerine çıkarıp "İstiyorum.." dedi.
Kim Taehyung memnun olmuş misali dudağı yana kıvrıldı. Gencin o güzel gözlerine bakıp "O zaman en güzel anlar bizimle olsun Jungkook, buna ihtiyacımız var" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance School • Taekook
Fanfiction"Bizi bir kağıt parçasına sığdırdığı için affedemiyorum".. Angst değil√ Düzyazı √