Kim Taehyung'dan..
Bana yeni doğumumu getiren 26 yaşımın, hayatımın belkide en kırıcı noktası olacağını birine körü körüne bağlanacağımı ve değişeceğimi söyleselerdi, büyük ihtimalle alacağı son nefesleri cümlelerinde saklı olduğunu söylerdim.
Ben Kim Taehyung, bu yaşımın getirisi olan gücün sahibiyim. İki kara delik olan gözlerim, birçok ölümü ihaneti, düşmanı gördü ve kazıdı beynimin içine. Tıpkı vücuduma kazıdığı gibi.
Beni ben yapan en büyük iki şey ne diye sorsalardı nefret ve intikam derdim. İçimde yıllarca baskıladığım özgürlüğüm varken, sıkı sıkıya tutunduğum bu iki duygu benim ayaklarımı yere sağlam basmama neden olan şeydi.
Para, güç, şöhret, saygı ve itibar. Bunların hepsine soyadım başta olmak üzere adımla sahibim. Ellerimin esmerliğine tezat olan ve sadece benim gözlerimin gördüğü kırmızılıklar, bugün aldığım nefesin bir göstergesidir. Hiçbir zaman kendini unutturmayan kırmızılıklar, son zamanlarda renklerini gökkuşağına bırakır gibi sanki. Öyle ki, bir galaksiyi taşıyan gözlere herşeyi teslim ettiğimde siyahlıklarıma ve ellerimin her miliminde olan kırmızılıklara tıpkı bir hayat verir misali, renkler veren o galaksilerin sahibi beni hiç olmadık yerden, taa içeriden.. Ruhumun en derinliklerinden vurmayı, tüm giyindiğim siyahlıklarımı parçalamayı and içmiş gibi çekip çıkarmayı başaran o Ay tenli..
Hangi cümlemin onun için bir anlam ifade edeceğini dahi şaşırdığım anlarda, o sadece badem gözleriyle ta derinlerime baktığında anlıyorum ki bütün insanlığın kullandığı her kelime aslında sükûta izdivaç ediyor, herşey bir anda bomboş oluyor ve ben onun gökyüzünü ve tüm galaksiyi taşıdığı gözlerinde sonsuzluğa karışıyorum.
Her karıştığımda dahada çok korkuyorum aslında, buda onun getirisi bir duygu olmuştu bana. Korku..
Korkunun ise getirdiği en büyük düşünce olan kaybetme.. Ben gözümün gördüğü ve kulağımın duyduğu hiçbirşeyden korkmam. Çünkü bana bunu yine yaşadıklarım öğretmişti, ancak konu hayatımın tamamı olan Ay Tenli sevgilim olduğu zaman bütün öğrendiklerim tecrübelerim ve sezgilerim ayaklarımın altına kırıntı misali dökülmeye başlıyor. Onun kirpiği, saçının bir teli onu o yapan her hücresi. Ona ait olan herşey, bana korkuyu da getiriyor.
Zamanında onu bir camın arkasından dinlediğim vakit, o içindeki duyguları ve düşünceleri kararsızlıkları ve zorlukları diline döktüğü zaman aslında bana, duygularla yeni tanışacak olan bana bile fazla gelmişti elbette. Ancak şimdi içimdeki günden güne büyüyen sevgiyle ve aşkla baktığım zaman, çok da fazlalarını barındırdığım bu zihnim daha ne kadar içine çekilebilirim diye düşünmüyor değildim.
Ben yıllardır kısıtladığım ve bastırdığım özgürlüğümde buldum aslında onu, o daha hayatının ve yaşayacaklarının başındayken bile güçlü kalabilmiş biriydi, yüreğiyle görünüşüyle sevmesiyle ve istemese bile nefretiyle kusursuzluğun getirdiği güzelliğin beden bulmuş haliydi. O yaşına ve yaşadıklarına rağmen bana çok fazla geliyordu, onu taşıyamamaktan korkuyordum en çok. Biliyorum ki hayallerinde bile biz çok farklıydık. Ölüm yoktu, kan yoktu, pislik yoktu onun hayallerinin süslediği dünyadaki bizde.
Bazen sözlerin yitip gittiği anlarda bile parıltısını an be an içime kazıdığı gözlerinde taşıyordu bu isteklerini. Görmediğimi veya anlamadığımı düşünüyordu çoğu kez. Ama ben onun her hücresini kazıdım ruhuma, dile getiremedim belki, yada yansıtamadım tavırlarıma. Ama onu çok sevdim, seveceğim de.
Hissettireceğim de..
°°°
Jeon Jungkook'dan..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance School • Taekook
Fanfiction"Bizi bir kağıt parçasına sığdırdığı için affedemiyorum".. Angst değil√ Düzyazı √