SİS

3.6K 256 18
                                    

Evet, mutluyum hem de çok.
Tuğrul sıkıcı hayatıma güneş gibi doğmuştu. Onsuz geçirdiğim her an, artık benim için ızdırap verici bir hale gelmişti.
O benim prensim, ben ise Sindirellaydım.

O gittikten sonra tüm bakışlar bana çevrilmişti. Herkesin yüzünde aynı ifade. Bu hoşuma gitmedi değil hani. Ablalarım şaşkınlıktan küçük dillerini yutmuş, kibirlerinden yüzüme bakmamak için özel bir çaba sarf ediyorlardı.
Meraktan ölüyor olmalarına rağmen kimse soru sorma cesaretini bile gösteremiyordu.

Artık düğünden ayrılma vakti gelmişti. Ülkü teyzenin düğünü ikinci plana düşmüştü. Dünyaca ünlü biri düğüne sırf benim için gelmişti.

Kendimden emin bir şekilde yürüdüm. Tam Ülkü teyzenin yanından geçerken alaycı ifademi bürünmüş, egom tavan yapmıştı.
Derin bir nefes çektim içime, "ne güzel bir akşam mutluluklar dilerim" diyerek
kapıya doğru yürüdüm gülümseyerek.

Tüm gece o anı düşündüm durdum. Yatakta bir sağa bir sola mutluluktan yuvarlanıyorum. Gözlerimi kapatıp zihnime kazıdığım kokusunu canlandırıp durdum.

Sabahın ilk ışıklarıyla telefonumun aralıksız çalmaya başladı. Telefonu olduğu yerden alarak kısık gözlerimle kim olduğuna baktım.
Arayan Pervin'di. Tekrar tekrar arıyordu. Oflayıp açtım.

"Esinn! Dün akşam neler olmuş? Tuğrul ve sen! Ohaa! kızım bu adam galiba senden hoşlanıyor!"
Öylesine heyecanlanmıştı ki arka arkaya konuşuyordu.
"Pervin, sen akşam olanları nerden biliyorsun?"
"Kızım kalk! Sosyal medya magazin hepsi bunu konuşuyor gerçi hoş şeyler söylemiyorlar ama neyse."

Birden yerimden fırlatarak, hemen telefonumu alıp baktım. Aman Allah'ım!
tüm medya bunu konuşuyor. Instagram'a girdiğimde; binlerce takip ve mesajlarla dolu bildiri yığını gördüm. Tüm sosyal medyada dans görüntülerimiz yayınlanmıştı. Benden, Tuğrul Bey'in yeni oyuncağı diye bahsetmişler. Açıkcası çok bu söylemlere çok üzüldüm. Görüntümü, kıyafetimi, saçımdan tutun tırnağıma kadar hakkımda her şey alay konusu olmuş ve eleştirilmişti. Maalesef insanlar çok acımasız olabiliyor. Yorumları okudukça çöküntüm daha büyük oldu. "Öyle birinin benim gibi sıradan biriyle ne işi olurmuş." Benimle dalga geçmişlerdi insafsızca ve zalimce...

Giyinip aşağıya indiğim sırada, Birsen, Aylin ve de annem aşağıda konuşurken beni gördükleri an derin bir sessizliğe büründüler. Mutfağa giderek kendime umursamaz bir tavırla kahve yaptım. İki elimle kupayı tutup, kahve kokusunu içime kadar aldım. Ailemin ve insanların ne dediklerini eskisi kadar umursamıyordum sanırım. Kahvemden bir yudum alarak içime aldığım kafeinle tamamen rahatladığımı hissettim.

"Bakıyorum da ünlü olmuşsun. Kötü anlamda ama"
Diye söze girdi Birsen. Yüzünü dahi yıkamadan koşmuş buraya. Gözleri hala çapak çapak.

Aylin: "seninle oynuyor bu adam. Saf mısın nesin? Bizi rezil ediyorsun. Ne yani böyle bir adamın seninle ilgileneceğini mi düşünüyorsun? Peşinde onca güzel kadın varken"

Ne düşündükleri umurumda bile değildi. Cevap dahi vermiyor, yanımda yoklarmış gibi kahvemi yudumlayarak, pencereden dışarıyı izliyordum. Benden cevap alamayınca anneme söylenmeye başladılar.

Kadına bağırıp: "Nasıl izin verirsin, herkes bizimle eğleniyor farkın da mısınız? Bu saf kendini ne sanıyor? Bak anne sakın ama sakın bizi rezil etmeyin! "

diye söylenip durdular. Oysa ki kendi hayatlarının acınası halinden bi haberken. Sessizce öylece çıktım evden. Restorana girdiğimde herkes bana bakıp fısıldaşıyorlardı. Müşteriler bile tanıyordu beni. Tabi birçoğunun kafasında aynı soru.

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin