BROŞ

3.2K 207 113
                                    


Yol boyunca çok sessizdi. Ben ise yaşadığım şokun etkisiyle hala titremekteydim. Yaşadığım korku ve endişe beni fazlasıyla yıpratmıştı.
Şimdi ne olacaktı? Timur bu işin peşini bırakır mı? Ya Çağla? Aklımda bir çok soru. Korkumu anlayarak elimi sımsıkı tuttup yüzüme baktı.

"Esin artık endişe etme lütfen, bu bir daha tekrarlanmıyacak sana söz veriyorum."

Beni teskin etmeye çalışsa da Timur'un kapasitesini kendi gözlerimle görmüştüm. Saçlarımı geriye atarak sordum.

"Ya Timur, Çağla, onlar ne olacak? Ya aileme zarar verirlerse?"

Arabayı yavaşca kenara çekti. Yüzümü kendisine doğru çevirerek saçlarımı okşadı. Dudağımı hafifçe öptükten sonra:

"Sence buna cesaret edebilirler mi? Sana, benim sevdiğim kadına ha. Kim buna cüret edebilir?"

"Ama Çağla?..."

Demeye kalmadan susturdu beni.

"Onu dert etme. O kaltak bunu çoktan hak etmişti. Hiçbir şeyi ya da hiç kimseyi kafana takmayacaksın bundan böyle. Aşkım benim. Yakında karım olacaksın. Şimdi lütfen bana güler misin?"

Bir nebze olsun rahatlamıştım. Yine de ısrarla Timur'un bana dokunup dokunmadığını sorup duruyordu. Tek düşündüğü ve dert ettiği konu buydu. Ben ise mevzunun daha fazla büyümesini istemiyordum. O yanımdayken hiçbir şeyden korkmuyordum. Tuğrul her anlamda benim sığınağımdı. Aşıktım ona, hem de körkütük. Büyülenmişcesine ondan bir türlü kopamıyordum. Bir güç sürekli olarak beni ona doğru itiyordu. Benimle evlenmek istiyordu. Karısı olacağım fikri beni havalara uçurmuştu. Her gece gözlerimi onunla yummak ve her sabah onunla uyanmak benim için bir mucizeden başka bir şey değildi. Dediğini yaparak gülümsedim ona, tatlı tatlı bakarak sarıldı sımsıkı.

"Tuğrul, artık eve gitmeliyim. Annem meraktan ölmüştür."

"Peki Seni eve götüreyim. Zaten annenle konuşacaklarım var."

"Senden bir ricam var. Sakın anneme hiçbir şeyden bahsetme. Tüm bu olanları ailem bilmemeli."

"Elbette bahsetmem."

Birlikte doğruca evime gittik. Annem kapıyı açar açmaz boynuma sarıldı. O kadar çok ağlamıştı ki yüzü şişmişti. İki eliyle beni sarsarak:

"Nerelerdeydin? Neden haber vermedin. Seni merak edeceğimi düşünemedin mi?"

"Özür dilerim. İşim çıktı aniden gitmek zorunda kaldım. Sonrasında çantamı kaybettiğimi farkettim. Haber veremedim."

Ne kadar izahat versemde annemi ikna edemiyordum. Biz bu konuşmaları yaparken Tuğrul arkada sessizce bizi izliyordu. Anneme Tuğrul'u işaret ettiğim an annem bir anda kendini toparlayarak:

" Hoş geldiniz Tuğrul bey. Buyrun lütfen içeri buyrun. "

Annem Tuğrul'u gördüğüne bir hayli şaşırmıştı. Tatlı bir telaş içinde hemen içeri davet ederek salonumuza doğru ilerledik. O sırada Şükran teyze olmak üzere birkaç komşumuzu koltukta oturmuş buldum. Annem benim için panik yapınca, onu sakinleştirmek adına bize gelmişler.

Tuğrul'u gördükleri an şaşkınlıkla birbirlerine bakarak, gözleriyle işaretleşmeye başladılar. Annem tekli koltuğu hemen Tuğrul'a doğru çevirerek:

"Lütfen şöyle buyrun"

Hemen geçip koltuğa oturduktan sonra komşu hanımlara gülümseyerek başını salladı. Komşular baştan aşağıya süzüp duruyordu onu. O ise sürekli olarak gözlerini kaçırıyordu onlardan. Şükran teyze hemen atıldı.

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin