Özel bölüm: Arkadaşlar bu bölüm çok ilerki bölümlerden küçük bir alıntıdır. Çok yakında dönüyorum...
İNTİKAM
Sabahın ilk ışıkları, devasa şatonun üstüne düşmeye başlamıştı. Tüm hizmetliler erkenden uyanarak, dünyanın en azılı ve güçlü adamlarına hizmet edebilmek adına işe koyulmuştular. Bu değerli konukların ise bir araya gelmesinin elbette net bir nedeni vardı. Tuğrul ile işbirliği yapmak. Çünkü nihayetinde artık hepsinin ortak ve tek düşmanı vardı, ELIYS...
Hepsi tedirgin ve korkuyordular. Nereden geldiği belli olmayan yalnız bir kadın, dünyanın en büyük kartellerine, baronlarına ve mafya babalarına meydan okuyordu. Medet umdukları tek kişi ise bir zamanlar kocası, şimdilerde ise düşmanı olan Tuğrul'du. Peki ama bu kadını nasıl durduracaklardı? Nasıl Oluyorda bir başına herkese ve hatta dünyaya kafa tutabiliyor bu gizemli kadın?
Saat 8:56
Tüm konuklar kahvaltıya oturup kendi aralarında tek bir kadın için yeni planlarını hazırlar iken, Tuğrul içeri girer. Masanın uçuna oturdu ve iki elini birbirine kavuşturur, konuklarını bir bir izledi. Rayfıl direk lafa girerek:
"Kim bu kadın!? Tanrı şahidim olsun onu parçalara böleceğim! Tüm itibarımı yerle bir etti o kaltak!"
O bu sözleri haykırıyor iken Tuğrul sessizce dinlemekteydi. Rayfıl'ın hakaret dolu sözleri diğerlerinide azdırmış olup, hepsi Elıys'ın canına okuyacaklarını ve ona yapacakları korkunç işkenceleri anlatıyordu. Hepsi öfkeli ve son derece kızgındılar. Tuğrul yekten ayağıya kalkarak sağ eli ile sert bir şekilde masaya vurdu. Aniden ortamı ölüm sessizliği aldı. Masada bulunan yirminin üstündeki adamlar tedirgin, öfke dolu gözlerini ona doğru yönelttiler. Tuğrul'un alın çizgilerinin içinde oluşan ter ne denli kızgın olduğunu apaçık gösteriyordu. Onlardan çok daha fazla kızgındı ve sadece o Elıys'ın kim olduğunu biliyordu. Bu ahmak adamların neyle yada kimle karşı karşıya olduklarından haberleri dahi yoktu. Onlara ne anlatabilirdi? Hadi anlattı, kim inanırdı?
Elıys'ın, yeni dünya'ya bu kadar çabuk uyum sağlamış olması olanaksızdı. Değişmeyen tek şey ona hala deliler gibi aşık olduğuydu. Düşmanı olması bu gerçeği değiştirmiyordu. Kan dolmuş gözleri ile masada olan herkese sert bir ifade ile:"Karşınızda ki kişinin kim olduğundan haberiniz bile yok! Bu kadar kolay mı sizce? aptal herifler! Şayet o istemediği sürece, ona asla ulaşamazsınız! Yok etmek istiyorsa, eder. Benden yardım mı istiyor sunuz? Sizlere yardım edemem!"
Porşi telaşla yerinden kalkarak:
" Onu biz hallederiz! Senden yardım dilenmeye gelmedik buraya. Yanlız bir kadın ile baş edemiyecek kadar seffil miyiz sence? Buraya, olurda onu öldürürsek düşman olmamak adına geldik. Sonuçta eskiden karındı ve sakın karşımızda yer alma Tuğrul!"
"Bunu yapabilseydiniz, çoktan yapardınız. O hep sizden iki adım ilerde olacak! Umarım size ve bana merhamet eder. "
Konuklar hırsla bir bir yerlerinden kalktı ve Tuğrul'a kafa tutarak:
"O kaltağa dokunmuyorsak, sırf senin hatırın içindi. Ama artık bitti, onu mahvedeceğiz!"
Onlar bu tartışma içersindeyken dışarıdan gelen çığlıklar duyulmaya başladı. Tuğrul seslere doğru yüzünü çevirdi ve koşturan hizmetlileri farketti. Neler olduğunu anlamak için hızla dışarıya doğru koşarken, tüm konuklarda merak ile peşinden koştular. Şatonun dışına çıktıklarında tüm hizmetli kızların aynı noktaya bakarak çığlık attıkları gördüler. Evet hepsi şatonun tepesine bakıyordu. Tuğrul başını yükselttiğinde ise dehşet ile sarsıldı. Misafirlerde tıpkı onun gibi şaşkınlıklarını birbirilerine bakarak öylece donup kalmıştılar. Rayfıl'ın ise tek söylediği söz:
"Siktiiir!"
Tuğrul dizlerinin üstüne çöktü ve yumruklarını sıkmaya başlarken, acınası gözlerini tekrardan tepeye dikti.
Evet şatonun tepesine Nancy'nin kellesi asılıydı.
Başı bedeninden ayrılmış halde bir kazığa çakılmış ve bedeni iple aşağıya sarkıtılmış halde duruyordu. Öylesine canice öldürülmüş olması Tuğrul'u derinden sarsmış olup, yumruklarını sıkıyor ve içinden tek bir kelimeyi haykırdı, Elıys!.
Müzik:Gazapzim dünya bu
Aynı dakikalarda tüm konukların telefonlarına eş zamanlı bir mesaj düştü. Hepsi telefonlarına gelen mesajı okuduğu an tıpkı Tuğrul'un haline aldılar. Endişeli ve korkmuş gözler ile yere kilitlendiler. Gelen mesajda aynen yazanlar şunlardı:
"Şuan hepinizin evlerinin çatısında aynı manzara var. En sevdikleriniz şuan gördüğünüz manzara ile aynı durumda. Hepinizin celladı benim. Beni bulun, çünkü sizi bekliyor olacağım! Ben Elıys! yeni çağın yeniden diriltilen cehennemin prensesi! Ama unutmayın ki bu prenses asla pamuk prenses değil!"
Tuğrul'a gelen mesaj da ise:
" Tuğrul, umarım hediyemi beğenmişsindir? Şimdi o kaltağın kellesini al ve kuzeye götür, çünkü İblisler onun ruhunu bile parçalamak için emrimi bekliyor olacaklar! "
***
Tüm bakışlar birbirine çarpıp durdu. Soluk benizler ve dehşet dolu algılar. Elıys bir insan olamazdı ve artık onu hiç birşey durduramazdı. Birileri bilmeden pandoranın kapağını açmıştı ve Esin'i olması gereken şeye dönüştürmüştü. Acı, sadece acı insanı değiştirirdi...Aynı zaman içinde keyifle purosonu tütüren Elıys, üstü açık arabası ile şehirler arası otoyolda son sürat ilerliyordu. Yüzünde şeytani ifadesi ve sinsi gülüşü ile...
E.... S
"Yapacağım son şey olsa dahi, seni yerle bir edeceğim!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELIYS (+18)
Mystery / ThrillerAsırların içerisinde daha kaç kez öldürecekti kendisini? Kaç yüzyıl daha acı çekecekti? Bir yandan ölesiye nefret ettiği, öte yandan da, yüzyıllarca ondan başkasını sevemeyeceği tek adam uğruna... İmrenerek baktığı tüm o görkemli hayatın, aslında t...