Tuğrul'un Esin'e olan baskısı onu bu defa çok yaralamıştı. Bu türlü kendisine yapılan bu davranışı hazmedemiyor du. İlaçları konusunda Esin hala sabitti. Kendisiyle ilgili bu kadar ciddi bir kararı Tuğrul'un vermesi, Esin açısından son damlaydı. Hava kararmaya başladığı sırada, hiçbir şey olmamış gibi kiyafetlerini giydi ve aşağıya indi. Garaja doğru ilerleyerek herhangi bir arabaya bindi. Tüm araçların anahtarları her zaman üstünde dururdu. Sadece Tuğrul'un aracı ses komutuyla çalıştığı için kullanmaması gereken tek araçtı.
Şoför Esin'i farkettiği an, o çoktan arabaya binmiş ve gaza basmıştı. Hızla geri manevra yaptı ve gaz pedalına sonuna kadar basıp, süratle oradan uzaklaştı. Tuğrul'un onu tehdit edişini asla kabullenemiyordu. Hala Tuğrul'un cümleleri kafasının içinde yankılanıp duruyordu. "Saygı istiyorsan kazan! Saygı istiyorsan kazan!"
İlaçlarını alamaması demek, içinde yaşayan tüm korkuların dışarıya çıkması demekti. Ve bu hayatta korktuğu tek kişinin yine kendisi olduğu gerçeğiydi. Tuğrul nereden bilsin yaşadıklarını? Ne fikri olabilirdi bu konuda?"Hayır! Hayır asla sonum babamın ki gibi olmayacak. Buna asla izin vermeyeceğim" Diye Hıçkırıklarla kullandığı araba sağa sola kayıyor, gözyaşlarının bulanıklaştırdığı yolu göremiyordu. Zihni düşüncelerle o kadar meşguldu ki yolunu kaybettiğini farkedememişti bile. Yağmur taneleri arabasının camlarına tek tek düşmeye başlamıştı. Yağmur gitgide şiddetlenirken, Esin orman yolunda kaybolmuştu artık. Hangi yöne gideceğini bilemiyor yön bulmaya çalıştıkca daha da kayboluyordu. Yağmur öylesine şiddetli yağıyorduki silecekler yağmur suyunun ağırlığına dayanamıyor, suyu zorlukla çekiyordu.
Ormanın içinden gelen garip ve ürkütücü sesler yağmurun sesine karışmış, tıpkı bir canavarın sesine dönüşüyordu. Rüzgar koca ağaçları sallıyor, kökünden koparacakmış gibi yerinden oynatıyordu. Gökyüzünde ilk şimşek çaktığında, orman bir anda gündüze dönüşüyor ve sonrasında yeniden karanlığa gömülüyordu.
Ormanda gecenin karanlığında bir başına kalakalmıştı. Ne denli yol alıyorsa, daha çok kaybolduğunu anlıyor bu da onu daha da panikleştiriyordu. İşte o an korktuğu başına gelmiş, arabanın motoru ansızın susmuştu. Defalarca anahtarı çevirdiği halde arabayı bir daha çalıştıramadı. Arabanın kapısını açarak biraz etrafta dolandı bir yol bulurum umuduyla. Ama maalesef her yer birbirinin aynısıydı. Yağmur şiddetini daha da artırmış bardaktan boşalırcasına yağmaya devam ediyordu. Hızla arabaya doğru koştuğunda arabayı bıraktığı yerde bulamaz. Bu panikle sağa sola koşturuyor, ne gariptir ki arabayı bir türlü bulamıyordu. Yağmur suları saçlarından aşağıya iplik gibi akıyor, fırtına ise hemencecik kurutuyordu.
O kadar çok üşüyorduki dişleri birbiriyle çarpışıyor sesi kulaklarını rahatsız ediyordu. Üşüyen ellerini koynuna sokarak koşmaya başladı, belki sığınacak bir yer bulurum ümidiyle. Ayaklarını bastığı her yer çamur ve yabani otlarla doluydu. Ormandaki hayvanların sesleri uğultu halinde yankılanıyordu her tarafta. Bir saatten fazla yürümüştü fakat en ufak bir ışık yansıması dahi yoktu hiçbir yerden. Ayakkabılarının içi su dolmuş adımlarını daha da ağırlaştırmıştı. Soğuktan parmaklarını hissedemez hale gelene dek yürüdü. Yorgunluktan bitkin halde bir ağacın dibine çöküverdi. Soğuk tüm bedenine işlemiş ve neredeyse bilincini kaybediyordu. Oturduğu zemin çamur içindeyken, sırtınıda sel gibi su akıtan ağaca dayadı. Dayanacak gücü kalmamış direncini tamamiyle yitirdiği sırada, duyduğu son ses köpek havlamaları olmuştu.
***
Gözlerini araladığında yabancı bir oda da yatakta yatıyordu. Öylesine bitkindiki göz kapaklarını aralamak için bile zorlanıyordu. Odanın kapısı aralanmaya başladığında içeri dört beş yaşlarda küçük bir kız çocuğu girdi. Hayatında gördüğü en güzel çocuk o olabilirdi. Parlak, lüle sarı saçlarına taktığı kırmızı kurdelası ve kolunun altına aldığı bez bebeğiyle tatlı tatlı gülümsüyordu. Yerde duran kilimin üstüne geçip oturdu piti piti yürüyerek. Yetişkin bir bayanın "liza! liza!" diye seslendiğini duydu. Küçük kız sesi duyduğu an yerinden kalkarak kırmızı elbisesiyle koşarak çıktı odadan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELIYS (+18)
Mystery / ThrillerAsırların içerisinde daha kaç kez öldürecekti kendisini? Kaç yüzyıl daha acı çekecekti? Bir yandan ölesiye nefret ettiği, öte yandan da, yüzyıllarca ondan başkasını sevemeyeceği tek adam uğruna... İmrenerek baktığı tüm o görkemli hayatın, aslında t...