Özel bölüm. (Gelecek bölümlerden alıntıdır)
1 yıl sonrası...
Tuğrul özel teknesiyle kendinden başka hiç kimsenin bilmediği adadaki gizli sığınağına doğru süratle gitmekteydi. Son teknolojiyle inşa edilmiş olan siyah yapının kapısına yaklaşırken bitmiş bir halde etrafa bakınıyordu. Tüm bunların ne anlamı vardı ki artık. İçinde taşıdığı acıyla yanıp tutuşuyordu kahrolurcasına. Elinden gelse dünyayı yakacak kadar üzgün ve kederliydi. Mutsuz ve umutsuz sesiyle, komut verdiği siyah metal kapı kendiliğinden açılırken yürüyecek hali dahi yoktu. Parmağını şıklattığı an çalan müzik, tüm yapının içinde yankılanmaya başladı. O için için yanarken, neşeli müzik duvarları inletiyordu son ses.
Müzik:Yasmin levy
La nina de las
Fazlasıyla yorgun ve de tükenmişti. Esin'ini, güzel karısını kaybetmiş olmanın verdiği acı ile alev alev yanıyordu tüm benliği. Aşkıyla yanıp kül olurken karısının nerede olduğunu bilmemek onu delirtiyordu. İlk defa çaresizdi ve ilk defa ne yapacağını bilmiyordu. Karısının nerede olduğuna dair en ufak bir ipucu için, canını bile seve seve verebilirdi.
Onu kaybetmek ölüm gibiydi. Bu kadar erken olmamalıydı diye feryat edip duruyordu.Karısını en son bir yıl önce, canından çok sevdiği kardeşi Mert'in cenazesinde görmüştü. Sevdiği kadının o ızdırap dolu hali hiç gitmiyordu zihninden, gözlerinden, yüreğinden...
Esin bir köşede oturmuş donuk, matlaşmış gözleriyle izliyordu etrafı. Onu nasıl teselli edebilirdi? yine de denedi. Esin'nin dizlerinin önünde diz çöktü ve acısını paylaşmak istedi. Herkes feryat ederken Esin sessiz ve donuk gözleriyle izliyordu etrafı. Tuğrul o an bu sessizliğin iyiye işaret olmadığını anlamıştı.
Bir insanın nasıl yaşarken öldüğüne tanık olmuştu. Nefes alıyor ama yaşamıyor. Paramparça olmuşken tek parça halde görünmek nasıl bir hisdi. Yıkılmış umutlar, öfke ve nefretdi karısından geriye kalanlar. Aklında kalan en büyük detay, evet gözlerindeki öfkeydi. Muhteşem parlaklıktaki turkuaz gözlerini kan doldurmuştu.Mert'i kaybetmek, onu bir daha asla göremiyeceğini bilmek nasıl bir ızdıraptı. Bunu kim anlayabilirdi Esin ve annesinin dışında.
Esin yaşadığı büyük acı ve ızdıraba rağmen ağlamıyor, kaskatı halde sadece kocasına bakıyordu.Cenazeden bir gün sonra Esin tamamen kayıplara karıştı.
Ölesiye aşkla bağlı olduğu güzel karısının ortadan bir anda yok olması Tuğrul'u yerle bir etmişti. Tüm imkanlarını kullanarak dünyanın dört bir tarafına eğitimli ajanlar, özel dedektifler, servet sayılacak para ödülleri vaadetti. Hatta hükümetlerin yardımlarıyla son teknolojiler ile aramalar yapıldı. Uzun araştırmaların ardından bir takım küçük ipuçlarından yola çıkılarak Esin'nin kuvvet ihtimalle intihar ettiği gerçeğine parmak basmıştılar. Kardeşinin ölümüne dayanamayarak kendini öldürdüğü gerçeğini belirttiler. Herkes buna bir şekilde inanarak kabullenmişti Tuğrul'un dışında. Bir yıl, koca bir yıl, hergün, her saat ve dakika onu aradı. Acısını bastırmak ve unutmak adına aldığı her kadeh içki onu daha da yıkıyordu. Bara giderek koca bir şişe aldı eline. Tükenmiş bir halde kendini deri koltuğa bırakıverdi. Yüreğindeki ateşi böyle söndürebileceğini düşünmesi ne büyük yanılgıydı.Aylarca basın Esin'nin kaybından bahsetti ve sonunda onun öldüğü sonucuna kesin gözüyle bakıldı.
Herkes kabullenirken Tuğrul buna hiçbir zaman inanmadı dahası inanmak istemedi.
Yaptığı tüm çabalar hep sonuçsuz kaldı. Kederle tüm bunları düşünüp elinde tuttuğu şişeyi kafasına dikiyordu.
Her içtiği yudumla gözyaşlarıda yanaklarından ince ince süzülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELIYS (+18)
Mystery / ThrillerAsırların içerisinde daha kaç kez öldürecekti kendisini? Kaç yüzyıl daha acı çekecekti? Bir yandan ölesiye nefret ettiği, öte yandan da, yüzyıllarca ondan başkasını sevemeyeceği tek adam uğruna... İmrenerek baktığı tüm o görkemli hayatın, aslında t...